Sıtkı Bey: Abdullah Çavuş, buraya gel! Şu kale uğrunda ölmek elinden gelir mi?
Abdullah Çavuş: Ölürüm, kıyamet mi kopar?
Sıtkı Bey: İslam Bey, bu gece, bir yere gidecek. Beraber gidebilir misin? Fakat yüzde doksan dokuz kurşuna dizilmek var.
Abdullah Çavuş: Kurşuna dizilirsem, kıyamet mi kopar?
Vatan Yahut Silistre, Namık Kemal’in vatanperverlik ve hürriyet duygularını en iyi yansıttığı eseridir. Eserde, düşman işgalinde olan Silistre Kalesi’nin, kahraman Türk ordusu ve bir avuç gönüllü sayesinde nasıl kurtarıldığı anlatılmıştır. Gönüllerinde vatan aşkından başka bir duyguya yer vermeyen Türk halkının, kaleyi müdafaa uğruna yaptıkları, yukarıdaki diyalogdan da anlaşılacağı üzere tarife sığmayacak yüceliktedir. Onlar düşman karşısında sayıca çok azdılar. Ama yüreklerindeki millet sevgisi ve iman, milyonlarca düşmanla baş etmeye yeterdi. İşte Silistre Kalesi’ni böyle savundular...
Eserin başkahramanlarından İslam Bey’in cepheye gidişinin ardından, onun hasretine dayanamayacağını anlayan sevgilisi Zekiye, asker kılığında ordunun içine karıştı. İki âşığın birbirlerine duydukları derin sevdadan başka bir büyük aşkları daha vardı: VATAN. İslam Bey ve Zekiye’ye göre vatan uğruna ölmek en büyük erdemdi.
Namık Kemal’e asıl şöhretini kazandıran ve yüzyılı aşkın süredir büyük bir ilgiyle okunan bu eser, aynı zamanda Türk edebiyatının sahnelenen ilk oyunu olma özelliğini de taşımaktadır. Gözlerimiz dolu dolu okuyacağımız bu tarihi oyun, bizlere üzerinde yaşadığımız toprakların ne büyük zorluklarla kazanıldığını bir kere daha kanıtlıyor...114 sure ve 6666 ayetten oluşan kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de; İslâm dininin hükümleri, ahlâk ve inanç hakkındaki kaideler, Allah’ın varlığı ve birliği, Hz. Muhammed’in kutsiyeti ve İslâm’ı yaymak adına verdiği mücadeleler, dünya üzerinde var olmuş tüm peygamberlerin mucizeleri ve iyi bir mümin olmanın yolları aktarılmıştır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerim, fesahat ve belagat sahasında da ilk ve en mükemmel örnek olarak;
De ki: “Ant olsun ki, bu Kur’ân’ın bir benzerini ortaya koymak üzere, insanlar ve cinler bir araya toplanıp birbirine destek olsalar da, onun benzerini ortaya getiremezler.”
Sıtkı Bey: Abdullah Çavuş, buraya gel! Şu kale uğrunda ölmek elinden gelir mi?
Abdullah Çavuş: Ölürüm, kıyamet mi kopar?
Sıtkı Bey: İslam Bey, bu gece, bir yere gidecek. Beraber gidebilir misin? Fakat yüzde doksan dokuz kurşuna dizilmek var.
Abdullah Çavuş: Kurşuna dizilirsem, kıyamet mi kopar?
Vatan Yahut Silistre, Namık Kemal’in vatanperverlik ve hürriyet duygularını en iyi yansıttığı eseridir. Eserde, düşman işgalinde olan Silistre Kalesi’nin, kahraman Türk ordusu ve bir avuç gönüllü sayesinde nasıl kurtarıldığı anlatılmıştır. Gönüllerinde vatan aşkından başka bir duyguya yer vermeyen Türk halkının, kaleyi müdafaa uğruna yaptıkları, yukarıdaki diyalogdan da anlaşılacağı üzere tarife sığmayacak yüceliktedir. Onlar düşman karşısında sayıca çok azdılar. Ama yüreklerindeki millet sevgisi ve iman, milyonlarca düşmanla baş etmeye yeterdi. İşte Silistre Kalesi’ni böyle savundular...
Eserin başkahramanlarından İslam Bey’in cepheye gidişinin ardından, onun hasretine dayanamayacağını anlayan sevgilisi Zekiye, asker kılığında ordunun içine karıştı. İki âşığın birbirlerine duydukları derin sevdadan başka bir büyük aşkları daha vardı: VATAN. İslam Bey ve Zekiye’ye göre vatan uğruna ölmek en büyük erdemdi.
Namık Kemal’e asıl şöhretini kazandıran ve yüzyılı aşkın süredir büyük bir ilgiyle okunan bu eser, aynı zamanda Türk edebiyatının sahnelenen ilk oyunu olma özelliğini de taşımaktadır. Gözlerimiz dolu dolu okuyacağımız bu tarihi oyun, bizlere üzerinde yaşadığımız toprakların ne büyük zorluklarla kazanıldığını bir kere daha kanıtlıyor...114 sure ve 6666 ayetten oluşan kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de; İslâm dininin hükümleri, ahlâk ve inanç hakkındaki kaideler, Allah’ın varlığı ve birliği, Hz. Muhammed’in kutsiyeti ve İslâm’ı yaymak adına verdiği mücadeleler, dünya üzerinde var olmuş tüm peygamberlerin mucizeleri ve iyi bir mümin olmanın yolları aktarılmıştır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerim, fesahat ve belagat sahasında da ilk ve en mükemmel örnek olarak;
De ki: “Ant olsun ki, bu Kur’ân’ın bir benzerini ortaya koymak üzere, insanlar ve cinler bir araya toplanıp birbirine destek olsalar da, onun benzerini ortaya getiremezler.”