Dinler arası diyalog kavramının insanî, ahlakî, sosyal ve sempatik karateri hemen hemen bütün insanların ve toplumların ilgisini çekmektedir. Kendi doğal akışı dışında, uzmanlarca özel amaçlı projelendirilişinden günümüze kadar geçen sürede oluşan düşünsel birikim ve gerçekleştirilen uygulamalar bize göstermiştir ki bu alan kullanılış amacına göre yararlı sonuçlar ortaya koyabildiği gibi hedef kitleyi dönüştürme, arzulanan yönde etkileme ve en somut örnek olarak da misyonerlik için vasıta olarak kullanılmıştır.
Bu çalışma, Hıristiyan dünyasındaki gelişmelerden ve özellikle Katolik Kilisesinin dünyaya açılma planından hareketle 2. Vatikan Konsili’nde teolojik temelleri açıklanan, Vatikan tarafından hazırlanan ve uygulanan üstdüzey bir projenin fotoğrafını ortaya koymaktadır. Bu projeye göre, Kilise dünyaya günümüz şartlarına uygun yeni bir mesaj vermek istemekte ve bunu uygun bir dille ve çağdaş yöntemlerle yapmak istemektedir.
Vatikan’a göre dinler arası diyalog alanı planlanan çağdaş misyon çalışmaları için değerli, verimli ve vazgeçilmez bir araçtır. Bu yaklaşımda kültür merkezî bir kavramdır. Hıristiyan mesajının ulaştırılması planlanan hedef kitle önce yakından incelenmelidir. Kültürel unsurların etüdü tamamlandıktan sonra gerçekleştirilecek uygun enjeksiyon hem mesajın iletilmesini hem de arzulanan dönüşümü sağlayacaktır. İşte dinler arası diyalog süreci hedef kitleyi tanımada, özelliklerini etüt etmede, alana ilişkin geliştirilen yöntem ve üretilen terminoloji ile önemli bir fonksiyon icra etmektedir.
Kitap, Hıristiyan dünyasında misyon alanında meydana gelen tıkanmanın sebeplerini, II. Vatikan Konsili’nde ilan edilen yeni yaklaşımları ve dinler arası diyalog sürecinin çağdaş misyon çalışmalarında nasıl kullanıldığını çeşitli yönleriyle ele almaktadır.
Dinler arası diyalog kavramının insanî, ahlakî, sosyal ve sempatik karateri hemen hemen bütün insanların ve toplumların ilgisini çekmektedir. Kendi doğal akışı dışında, uzmanlarca özel amaçlı projelendirilişinden günümüze kadar geçen sürede oluşan düşünsel birikim ve gerçekleştirilen uygulamalar bize göstermiştir ki bu alan kullanılış amacına göre yararlı sonuçlar ortaya koyabildiği gibi hedef kitleyi dönüştürme, arzulanan yönde etkileme ve en somut örnek olarak da misyonerlik için vasıta olarak kullanılmıştır.
Bu çalışma, Hıristiyan dünyasındaki gelişmelerden ve özellikle Katolik Kilisesinin dünyaya açılma planından hareketle 2. Vatikan Konsili’nde teolojik temelleri açıklanan, Vatikan tarafından hazırlanan ve uygulanan üstdüzey bir projenin fotoğrafını ortaya koymaktadır. Bu projeye göre, Kilise dünyaya günümüz şartlarına uygun yeni bir mesaj vermek istemekte ve bunu uygun bir dille ve çağdaş yöntemlerle yapmak istemektedir.
Vatikan’a göre dinler arası diyalog alanı planlanan çağdaş misyon çalışmaları için değerli, verimli ve vazgeçilmez bir araçtır. Bu yaklaşımda kültür merkezî bir kavramdır. Hıristiyan mesajının ulaştırılması planlanan hedef kitle önce yakından incelenmelidir. Kültürel unsurların etüdü tamamlandıktan sonra gerçekleştirilecek uygun enjeksiyon hem mesajın iletilmesini hem de arzulanan dönüşümü sağlayacaktır. İşte dinler arası diyalog süreci hedef kitleyi tanımada, özelliklerini etüt etmede, alana ilişkin geliştirilen yöntem ve üretilen terminoloji ile önemli bir fonksiyon icra etmektedir.
Kitap, Hıristiyan dünyasında misyon alanında meydana gelen tıkanmanın sebeplerini, II. Vatikan Konsili’nde ilan edilen yeni yaklaşımları ve dinler arası diyalog sürecinin çağdaş misyon çalışmalarında nasıl kullanıldığını çeşitli yönleriyle ele almaktadır.