Fuad Köprülü’nün 20. yüzyılın başlarında formüle ettiği şekliyle paradigmalaşmış, ancak yeterince sınanıp sorunsallaştırılmamış Anadolu dinsel ve kültürel tarihine dair bazı varsayımlar –bazen kimlik siyaseti arenasında farklı pozisyonları desteklemek için ters yüz edilerek de olsa– Alevi-Bektaşi tarihine bakışı büyük oranda şekillendirmeyi sürdürmektedir. Nitekim “sözlü kültür-yazılı kültür”, “yüksek İ̇slam-halk İ̇slamı”, “ortodoksi-heterodoksi” gibi çift kutuplu karşıtlıklar ve “senkretizm” gibi normatif kavramsallaştırmalar ana akım Türkiye/Osmanlı tarihçiliği ile bu çizgiye muhalif araştırmacıların Alevi-Bektaşi geçmişine bakışlarında sıklıkla gözden kaçan bir ortaklık teşkil etmektedir. Yaygın kabul görmüş bu varsayımların ve üzerlerine inşa edilen alternatif üst-anlatıların, hem kavramsal düzeyde sorgulanması hem de yeni veriler ışığında test edilmesi bugün geldiğimiz noktada artık mümkün ve elzem görünmektedir.
Vefailik, Bektaşilik, Kızılbaşlık, bu yönde uzun yıllara yayılmış bir çabanın ürünüdür. Eserde yer alan makalelerin biri hariç tümü, 1990’lı yıllarda yaşanan Alevi kültürel canlanışını takiben gün yüzüne çıkmaya başlayan, Alevi dede ailelerinin özel arşivlerindeki belge ve yazmalara dayanmaktadır. Tarihçilerin ilgisini henüz yeterince çekememiş bu son derece önemli yeni yazılı kaynaklar Alevi-Bektaşi tarihinin ana meseleleri hakkında bize yepyeni veriler ve mevcut kalıpların ötesinde taze ve çok daha nüanslı bakış açıları sunmakla kalmamakta, aynı zamanda Anadolu dinsel ve kültürel tarihine dair “büyük hikaye”yi de önemli noktalarda tashih etmektedir.
Karakaya-Stump bu kitapta toplanan yazılarında şimdiye dek kullanılmamış belgeleri büyük bir ustalıkla konuşturarak Alevi tarihi çalışmalarında yepyeni bir çığır açıyor. Alevi tarihini bütün zenginliğini yansıtarak yazabilmemiz için umarım başkaları da onun ardından aynı sağlam ve alışılagelmiş köhne söylemleri kökünden sarsan adımlarla yürüyecektir. Kısacası bu kitap gerçek Alevi tarihyazımının ilk derin soluğu – sindirerek okumak gerek. Prof. Dr. Ahmet T. Karamustafa, Maryland Üniversitesi
Aleviliğin oluşumu ve Osmanlı tarihi içindeki yeri hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler bu kitabı okumalı; bu konularda bilgi sahibi olduğunu düşünenler mutlaka okumalı. Ezberbozan kelimesinin tam yerini bulduğu nadir bir örnek. Prof. Dr. Cemal Kafadar, Harvard Üniversitesi
Fuad Köprülü’nün 20. yüzyılın başlarında formüle ettiği şekliyle paradigmalaşmış, ancak yeterince sınanıp sorunsallaştırılmamış Anadolu dinsel ve kültürel tarihine dair bazı varsayımlar –bazen kimlik siyaseti arenasında farklı pozisyonları desteklemek için ters yüz edilerek de olsa– Alevi-Bektaşi tarihine bakışı büyük oranda şekillendirmeyi sürdürmektedir. Nitekim “sözlü kültür-yazılı kültür”, “yüksek İ̇slam-halk İ̇slamı”, “ortodoksi-heterodoksi” gibi çift kutuplu karşıtlıklar ve “senkretizm” gibi normatif kavramsallaştırmalar ana akım Türkiye/Osmanlı tarihçiliği ile bu çizgiye muhalif araştırmacıların Alevi-Bektaşi geçmişine bakışlarında sıklıkla gözden kaçan bir ortaklık teşkil etmektedir. Yaygın kabul görmüş bu varsayımların ve üzerlerine inşa edilen alternatif üst-anlatıların, hem kavramsal düzeyde sorgulanması hem de yeni veriler ışığında test edilmesi bugün geldiğimiz noktada artık mümkün ve elzem görünmektedir.
Vefailik, Bektaşilik, Kızılbaşlık, bu yönde uzun yıllara yayılmış bir çabanın ürünüdür. Eserde yer alan makalelerin biri hariç tümü, 1990’lı yıllarda yaşanan Alevi kültürel canlanışını takiben gün yüzüne çıkmaya başlayan, Alevi dede ailelerinin özel arşivlerindeki belge ve yazmalara dayanmaktadır. Tarihçilerin ilgisini henüz yeterince çekememiş bu son derece önemli yeni yazılı kaynaklar Alevi-Bektaşi tarihinin ana meseleleri hakkında bize yepyeni veriler ve mevcut kalıpların ötesinde taze ve çok daha nüanslı bakış açıları sunmakla kalmamakta, aynı zamanda Anadolu dinsel ve kültürel tarihine dair “büyük hikaye”yi de önemli noktalarda tashih etmektedir.
Karakaya-Stump bu kitapta toplanan yazılarında şimdiye dek kullanılmamış belgeleri büyük bir ustalıkla konuşturarak Alevi tarihi çalışmalarında yepyeni bir çığır açıyor. Alevi tarihini bütün zenginliğini yansıtarak yazabilmemiz için umarım başkaları da onun ardından aynı sağlam ve alışılagelmiş köhne söylemleri kökünden sarsan adımlarla yürüyecektir. Kısacası bu kitap gerçek Alevi tarihyazımının ilk derin soluğu – sindirerek okumak gerek. Prof. Dr. Ahmet T. Karamustafa, Maryland Üniversitesi
Aleviliğin oluşumu ve Osmanlı tarihi içindeki yeri hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler bu kitabı okumalı; bu konularda bilgi sahibi olduğunu düşünenler mutlaka okumalı. Ezberbozan kelimesinin tam yerini bulduğu nadir bir örnek. Prof. Dr. Cemal Kafadar, Harvard Üniversitesi