Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. asrın sonlarından itibaren bütün kurumlarında topyekûn bir “bozulma” yaşandığı ve Osmanlı ihtişamının evvela “duraklayıp”, sonra “gerilemeye” başladığı yaygın bir kanaattir. Ancak aslında bu sancılı yıllar, büyük bir buhranla yüzleşen devletin kendisini değişen ve dönüşen dünyanın şartlarına intibak ettirmesi süreci olarak anlaşılmalıdır.
Yayınevimizin Venedik balyos raporları serisinin bu kitabında, söz konusu değişim-dönüşümün daha iyi anlaşılmasını sağlayacak dört raporu sizlere takdim ediyoruz. Raporlar, Giovanni Moro (1590), Lorenzo Bernardo (1592), Mateo Zane (1594) ve Leonardo Donà'ya (1596) ait. Balyoslar, mevcut Osmanlı siyasi, askeri, idari, iktisadi yapısına dair etraflıca malumat veriyorlar.
Başta padişahlar ve vezirler olmak üzere dönemi siyasi aktörlerinin fizikî görünümlerinden karakter özelliklerine, birbirleriyle rekabetlerinden idarecilik vasıflarına kadar şaşırtıcı istihbaratın peşinden koşuyorlar. Hala cihan payitahtı olan İstanbul'u, ikliminden gündelik yaşantısına, ihtişamlı mimari eserlerinden tabii güzelliklerine kadar resmetmekten geri kalmıyorlar.
Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. asrın sonlarından itibaren bütün kurumlarında topyekûn bir “bozulma” yaşandığı ve Osmanlı ihtişamının evvela “duraklayıp”, sonra “gerilemeye” başladığı yaygın bir kanaattir. Ancak aslında bu sancılı yıllar, büyük bir buhranla yüzleşen devletin kendisini değişen ve dönüşen dünyanın şartlarına intibak ettirmesi süreci olarak anlaşılmalıdır.
Yayınevimizin Venedik balyos raporları serisinin bu kitabında, söz konusu değişim-dönüşümün daha iyi anlaşılmasını sağlayacak dört raporu sizlere takdim ediyoruz. Raporlar, Giovanni Moro (1590), Lorenzo Bernardo (1592), Mateo Zane (1594) ve Leonardo Donà'ya (1596) ait. Balyoslar, mevcut Osmanlı siyasi, askeri, idari, iktisadi yapısına dair etraflıca malumat veriyorlar.
Başta padişahlar ve vezirler olmak üzere dönemi siyasi aktörlerinin fizikî görünümlerinden karakter özelliklerine, birbirleriyle rekabetlerinden idarecilik vasıflarına kadar şaşırtıcı istihbaratın peşinden koşuyorlar. Hala cihan payitahtı olan İstanbul'u, ikliminden gündelik yaşantısına, ihtişamlı mimari eserlerinden tabii güzelliklerine kadar resmetmekten geri kalmıyorlar.