Magna Carta Libertatum gibi ilk yazılı anayasal belgelerin ortaya çıkışından Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşuna kadar, önemli bir takım tarihsel olayların ardında egemen güçler tarafından getirilen vergilere karşı yönetilenlerin gösterdiği tepkiler yer almaktadır. Devletlerin, varlıklarının en önemli kaynaklarından biri olan vergiyi toplamaktan imtina etmeleri mümkün değildir. Bu çerçevede verginin toplanması devletler açısından, ödenmesi ise mükellefler açısından bir ödevdir. Peki, mükelleflerin vergi vermeme hakkı gibi bir kavramdan bahsedilebilir mi?
1980'lerin başından itibaren hızlanan küreselleşme olgusu, dünya ekonomisinde vergilerin önemini artırmıştır. Bu süreçte, mükelleflerin daha az vergi ödeme amacı güden eylem ve işlemleri sınırlandırılmaya çalışılırken, yabancı sermayeyi çekmek için egemenlik kudretini düşük vergi politikaları uygulama yönünde kullanan ülkeler 'vergi cenneti' olarak nitelendirilmiş ve bu ülkelerle küresel olarak mücadele edilmeye başlanmıştır.
Bazı yazarlar, bireylerin devlet hazinesinin çıkarlarını gözetmek zorunda olmadığını ileri sürse de kamu hizmetlerinin finansmanına katılım gerekliliği karşısında, mükelleflerin vergiden kaçınmaya yönelik eylem ve işlemlerinin ne kadar ileri gidebileceği veya bunlara ne ölçüde izin verilebileceği, hatta bazı durumlarda, mükellefler açısından vergiden kaçınma hakkının ötesinde bir kaçınma ödevinin söz konusu olup olmayacağı tartışılmıştır.
Magna Carta Libertatum gibi ilk yazılı anayasal belgelerin ortaya çıkışından Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşuna kadar, önemli bir takım tarihsel olayların ardında egemen güçler tarafından getirilen vergilere karşı yönetilenlerin gösterdiği tepkiler yer almaktadır. Devletlerin, varlıklarının en önemli kaynaklarından biri olan vergiyi toplamaktan imtina etmeleri mümkün değildir. Bu çerçevede verginin toplanması devletler açısından, ödenmesi ise mükellefler açısından bir ödevdir. Peki, mükelleflerin vergi vermeme hakkı gibi bir kavramdan bahsedilebilir mi?
1980'lerin başından itibaren hızlanan küreselleşme olgusu, dünya ekonomisinde vergilerin önemini artırmıştır. Bu süreçte, mükelleflerin daha az vergi ödeme amacı güden eylem ve işlemleri sınırlandırılmaya çalışılırken, yabancı sermayeyi çekmek için egemenlik kudretini düşük vergi politikaları uygulama yönünde kullanan ülkeler 'vergi cenneti' olarak nitelendirilmiş ve bu ülkelerle küresel olarak mücadele edilmeye başlanmıştır.
Bazı yazarlar, bireylerin devlet hazinesinin çıkarlarını gözetmek zorunda olmadığını ileri sürse de kamu hizmetlerinin finansmanına katılım gerekliliği karşısında, mükelleflerin vergiden kaçınmaya yönelik eylem ve işlemlerinin ne kadar ileri gidebileceği veya bunlara ne ölçüde izin verilebileceği, hatta bazı durumlarda, mükellefler açısından vergiden kaçınma hakkının ötesinde bir kaçınma ödevinin söz konusu olup olmayacağı tartışılmıştır.