“Veysel Karenî, İslâmiyetin doğuş döneminde Yemen’de dünyaya gelmiş ve Müslümanlığı kabul ederek kendini zühd hayatına adamış bir şahsiyettir. Hz. Muhammed’in (s.a.) hayatında Müslümanlığı kabul etmesine rağmen onunla görüşememiş, ancak Hz. Ömer devrinde Medine’ye gelme imkânını bularak oradan da kendi zühd anlayışını paylaşan zahidlerin yaşadığı Kûfe’ye gitmiş ve yerleşmiştir. Yaşadığı inziva hayatı, kendisinin İslâm tasavvuf tarihinde sûfilerin ileri gelen öncülerinden biri, hatta birincisi olarak telâkki edilmesine sebep olmuştur.”
Türkler tarafından da tarih boyunca fevkalâde bir ilgi ile sevilip benimsenen Veysel Karenî hakkında yüzlerce menkabe ve hikâye anlatılmaktadır. Öyleki onun tarihî şahsiyeti ve bu menkabeler arasında kaybolmuş gibidir.
Elinizdeki eser ilk defa temel kaynaklara inerek Veysel Karenî’nin tarihî şahsiyetini ve İslâm-Türk tasavvufundaki gerçek yerini tesbit etmeye çalışmaktadır. Kitabın ikinci bölümünde Üveysîlik üzerinde durulmuştur.
“Veysel Karenî, İslâmiyetin doğuş döneminde Yemen’de dünyaya gelmiş ve Müslümanlığı kabul ederek kendini zühd hayatına adamış bir şahsiyettir. Hz. Muhammed’in (s.a.) hayatında Müslümanlığı kabul etmesine rağmen onunla görüşememiş, ancak Hz. Ömer devrinde Medine’ye gelme imkânını bularak oradan da kendi zühd anlayışını paylaşan zahidlerin yaşadığı Kûfe’ye gitmiş ve yerleşmiştir. Yaşadığı inziva hayatı, kendisinin İslâm tasavvuf tarihinde sûfilerin ileri gelen öncülerinden biri, hatta birincisi olarak telâkki edilmesine sebep olmuştur.”
Türkler tarafından da tarih boyunca fevkalâde bir ilgi ile sevilip benimsenen Veysel Karenî hakkında yüzlerce menkabe ve hikâye anlatılmaktadır. Öyleki onun tarihî şahsiyeti ve bu menkabeler arasında kaybolmuş gibidir.
Elinizdeki eser ilk defa temel kaynaklara inerek Veysel Karenî’nin tarihî şahsiyetini ve İslâm-Türk tasavvufundaki gerçek yerini tesbit etmeye çalışmaktadır. Kitabın ikinci bölümünde Üveysîlik üzerinde durulmuştur.