"İyi hatırlıyorum. Küçükken muhabbet kuşu besliyordun. Size geldiğimizde ben de kafesinin aralıklarına parmaklarımı uzatarak severdim o kuşu. Adı da aklımda hâlâ. Boncuk koymuştun. Masmaviydi tüyleri. Kafesini açıp Boncuk'u omzuma almama asla müsaade etmezdin. Ne de olsa senin evindi. Kuşun sahibi de sendin. Sesimi çıkaramazdım. Boncuk'a çok iyi bakmana, yemini muntazaman vermene, suyunu günaşırı değiştirmene, kafesini sıklıkla temizlemene rağmen çok kısa sürede öldü hayvancağız. Nedenini bir türlü anlamlandıramadın. Acılıydın, yaralıydın. Ters tepkinden çekinip o zaman söyleyememiştim. Şimdi açıklama vakti: Boncuk esaretten öldü be! Onu minicik metrekarelere hapsettiğin için mutsuz oldu, senin aşırılıklarına dayanamadı hayvancık. Söylesene, bir kereliğine bile kafesinin kilidini açıp onu salonda havalandırdın mı? Kısacık ömründe özgürce kanat çırptı mı hiç zavallı Boncuk? Ha! Söylesene hadi."
"İyi hatırlıyorum. Küçükken muhabbet kuşu besliyordun. Size geldiğimizde ben de kafesinin aralıklarına parmaklarımı uzatarak severdim o kuşu. Adı da aklımda hâlâ. Boncuk koymuştun. Masmaviydi tüyleri. Kafesini açıp Boncuk'u omzuma almama asla müsaade etmezdin. Ne de olsa senin evindi. Kuşun sahibi de sendin. Sesimi çıkaramazdım. Boncuk'a çok iyi bakmana, yemini muntazaman vermene, suyunu günaşırı değiştirmene, kafesini sıklıkla temizlemene rağmen çok kısa sürede öldü hayvancağız. Nedenini bir türlü anlamlandıramadın. Acılıydın, yaralıydın. Ters tepkinden çekinip o zaman söyleyememiştim. Şimdi açıklama vakti: Boncuk esaretten öldü be! Onu minicik metrekarelere hapsettiğin için mutsuz oldu, senin aşırılıklarına dayanamadı hayvancık. Söylesene, bir kereliğine bile kafesinin kilidini açıp onu salonda havalandırdın mı? Kısacık ömründe özgürce kanat çırptı mı hiç zavallı Boncuk? Ha! Söylesene hadi."