Viyolonsel Eğitiminde Başparmak Tekniği İle Anadolu Ezgileri Anatolian Music With Thumb Technique in Cello Education
Viyolonselin özgürleşmesini sağlayan önemli faktörlerden birisi başparmak (Thumb) pozisyonun geliştirilmesi ve uygulanması olmuştur. Viyolonselde evrim niteliğinde olan bu teknik, çellistlerin pest tonlarla birlikte tiz tonlarda daha rahat çalma ve aynı zamanda virtüözitelerini sergileme imkânı sunmuştur. Başparmağı tuşenin üstüne diğer parmakların yanına koyarak etkinleştirmek sol el tekniği için önemli bir yenilik olmuştur. Bu pozisyon çalgıya dönük kolaylıklar ve yeni olanaklar sunarken beraberinde üstesinden gelinmesi gereken kendine özgü zorluklar getirmiştir. Viyolonsele yeni başlayan öğrenciler için uygun olmayan ve daha çok orta ve ileri düzeydeki öğrenciler için uygun olabilen bu teknik öğrenciliğimde iz bırakan bizzat korkulu rüyam diyebileceğim bir deneyim olmuştur. İstenildiği gibi doğru bir vücut duruşu ve rahatlıkla bu teknik uygulanmaya çalışılsa da ilk başta başparmakta yaşanan acıma ve ağrı hissi önemli bir eşik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu acıyla birlikte iyi bir duruş ve teknikle doğru entonasyon üretme çabası viyolonsel öğrenmeye çalışan biri için çok zor olabilmekte ve çoğu zaman pes etme noktasına götürebilmektedir. Lisans, lisansüstü ve doktora eğitimim sürecinde şahsen yaşadığım, çevremde ve 21 yıllık mesleki yaşantımda öğrencilerim üzerinde gözlemlediğim bu sorun benim her zaman dikkatimi çekmiştir. Bazı öğrenciler bu problemi sabır ve düzenli çalışma ile aşabilmeyi ümit ederken diğerleri bu tekniğe temel hazırlık döneminde çoğu zaman hayal kırıklığına uğramışlardır. Aynı zamanda sabırla ve disiplinli bir şekilde üzerinde durulması gereken başparmak (Thumb) tekniği öğrenme sürecinde, öğrencilerin kulak aşinası olduğu ezgiler ile çalışması yakından uzağa, bilinenden bilinmeyene ve çevreden evrene gibi öğretim ilkelerine uygun olduğunu unutmamak gerekir. Öğrencilerin bu tekniği, bildiği ezgilerden yola çıkarak daha hızlı ve etkili bir şekilde öğrenebileceği görüşü bu kitabın var olmasına zemin hazırlamıştır.
Viyolonselin özgürleşmesini sağlayan önemli faktörlerden birisi başparmak (Thumb) pozisyonun geliştirilmesi ve uygulanması olmuştur. Viyolonselde evrim niteliğinde olan bu teknik, çellistlerin pest tonlarla birlikte tiz tonlarda daha rahat çalma ve aynı zamanda virtüözitelerini sergileme imkânı sunmuştur. Başparmağı tuşenin üstüne diğer parmakların yanına koyarak etkinleştirmek sol el tekniği için önemli bir yenilik olmuştur. Bu pozisyon çalgıya dönük kolaylıklar ve yeni olanaklar sunarken beraberinde üstesinden gelinmesi gereken kendine özgü zorluklar getirmiştir. Viyolonsele yeni başlayan öğrenciler için uygun olmayan ve daha çok orta ve ileri düzeydeki öğrenciler için uygun olabilen bu teknik öğrenciliğimde iz bırakan bizzat korkulu rüyam diyebileceğim bir deneyim olmuştur. İstenildiği gibi doğru bir vücut duruşu ve rahatlıkla bu teknik uygulanmaya çalışılsa da ilk başta başparmakta yaşanan acıma ve ağrı hissi önemli bir eşik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu acıyla birlikte iyi bir duruş ve teknikle doğru entonasyon üretme çabası viyolonsel öğrenmeye çalışan biri için çok zor olabilmekte ve çoğu zaman pes etme noktasına götürebilmektedir. Lisans, lisansüstü ve doktora eğitimim sürecinde şahsen yaşadığım, çevremde ve 21 yıllık mesleki yaşantımda öğrencilerim üzerinde gözlemlediğim bu sorun benim her zaman dikkatimi çekmiştir. Bazı öğrenciler bu problemi sabır ve düzenli çalışma ile aşabilmeyi ümit ederken diğerleri bu tekniğe temel hazırlık döneminde çoğu zaman hayal kırıklığına uğramışlardır. Aynı zamanda sabırla ve disiplinli bir şekilde üzerinde durulması gereken başparmak (Thumb) tekniği öğrenme sürecinde, öğrencilerin kulak aşinası olduğu ezgiler ile çalışması yakından uzağa, bilinenden bilinmeyene ve çevreden evrene gibi öğretim ilkelerine uygun olduğunu unutmamak gerekir. Öğrencilerin bu tekniği, bildiği ezgilerden yola çıkarak daha hızlı ve etkili bir şekilde öğrenebileceği görüşü bu kitabın var olmasına zemin hazırlamıştır.