Yabancı fenomenolojisi ne olabilir acaba? Düzen, pathos, cevap, vücut, dikkat ve kültürlerarasılık gibi konular, Yabancı fenomenolojisinin ana motiflerini oluşturur. Düzendışı olarak "Yabancı", düzenlerin sınırlarında arızalar, rahatsızlıklar, farklılıklar ve fazlalıklar olarak ortaya çıkar. Böylece dikeninden mahrum etmeksizin Yabancı'ya nasıl girişeceğimiz sorusu sorulur. Bu sorudan, klasik fenomenolojinin yönelimlerinin, hermeneutik, pragmatizm, iletişimsel rasyonalite ile sistem teorisinin düzen ve kurallarının ötesinde maruz kalmalardan ve iddialardan hareket eden bir tür responsif fenomenoloji ortaya çıkar. Cevap veren bir Kendi, hiçbir zaman tamamen kendinde olmayan vücutsal Kendi olarak görünür. Doğar doğmaz yaşamımızda mevcut olan yabancılık, bizzat kendi evimizde, hususi yurdumuzda başlar. Gözümüze bir şey çarptığında, yani dikkatimizi çektiğinde, dikkat fenomeninde başlar. Ve felsefe için bile bir meydan okumaya dönüşen kültürlerarasılıkta bilhassa sonlanmaz yabancılık. Bununla birlikte global bir düşünme, ne beklenebilir ne de arzu edilebilirdir. Sınırları kaldırmaksızın aşma denemesi, kültürler arasındaki yabancılığın serüvenleri arasındadır. Burada dile gelen Yabancı fenomenolojisine özel bir tat ve çeşnilik katanlar, bir yandan Bakhtin, Freud ve Mauss, diğer yandan Calvino, Kafka, Musil ve Valéry gibi yazarlardır. Bu noktada yabancılık bilimi olarak xenolojinin izlerinden Türkçenin mahrum olduğu veya mahrum bırakıldığı iddia edilebilir ki, Yabancı'nın bizzat kendimizdeki şahdamarını görmek ve onu iliklerimize kadar kendi içimizde nasıl hissettiğimizi fenomenolojik bir açıdan anlamak gerekir.
Yabancı fenomenolojisi ne olabilir acaba? Düzen, pathos, cevap, vücut, dikkat ve kültürlerarasılık gibi konular, Yabancı fenomenolojisinin ana motiflerini oluşturur. Düzendışı olarak "Yabancı", düzenlerin sınırlarında arızalar, rahatsızlıklar, farklılıklar ve fazlalıklar olarak ortaya çıkar. Böylece dikeninden mahrum etmeksizin Yabancı'ya nasıl girişeceğimiz sorusu sorulur. Bu sorudan, klasik fenomenolojinin yönelimlerinin, hermeneutik, pragmatizm, iletişimsel rasyonalite ile sistem teorisinin düzen ve kurallarının ötesinde maruz kalmalardan ve iddialardan hareket eden bir tür responsif fenomenoloji ortaya çıkar. Cevap veren bir Kendi, hiçbir zaman tamamen kendinde olmayan vücutsal Kendi olarak görünür. Doğar doğmaz yaşamımızda mevcut olan yabancılık, bizzat kendi evimizde, hususi yurdumuzda başlar. Gözümüze bir şey çarptığında, yani dikkatimizi çektiğinde, dikkat fenomeninde başlar. Ve felsefe için bile bir meydan okumaya dönüşen kültürlerarasılıkta bilhassa sonlanmaz yabancılık. Bununla birlikte global bir düşünme, ne beklenebilir ne de arzu edilebilirdir. Sınırları kaldırmaksızın aşma denemesi, kültürler arasındaki yabancılığın serüvenleri arasındadır. Burada dile gelen Yabancı fenomenolojisine özel bir tat ve çeşnilik katanlar, bir yandan Bakhtin, Freud ve Mauss, diğer yandan Calvino, Kafka, Musil ve Valéry gibi yazarlardır. Bu noktada yabancılık bilimi olarak xenolojinin izlerinden Türkçenin mahrum olduğu veya mahrum bırakıldığı iddia edilebilir ki, Yabancı'nın bizzat kendimizdeki şahdamarını görmek ve onu iliklerimize kadar kendi içimizde nasıl hissettiğimizi fenomenolojik bir açıdan anlamak gerekir.