“Yusuf Atılgan gerek romanlarında gerekse de hikâyelerinde, çoğunlukla modern şehir hayatı içerisinde iletişimsizlik sorunuyla baş başa kalan ve bundan ötürü de hem kendisine hem de çevresine yabancılaşan kişilerin hayatlarındaki dramatik kesitleri okura sunar. Bu kesitler, içerik düzleminde özellikle Faulkner ve Kierkegard'dan gelen varoluşçu bir bakış açısıyla sorunsallaştırırken, biçim düzleminde buna uygun olarak bilinç-akımı, montaj, noktalama işaretleri kullanmama gibi modernist roman ve hikâyeye ait olan tekniklerle birlikte mükemmeliyetçi bir dil anlayışına başvurulur. Bu hususta daha çok biçimci bir profil çizen yazar, eserlerinde Eliot'nun “organik bütün” adını verdiği biçimsel unsurlar bileşimini başarılı bir şekilde oluşturur.”
“Yusuf Atılgan gerek romanlarında gerekse de hikâyelerinde, çoğunlukla modern şehir hayatı içerisinde iletişimsizlik sorunuyla baş başa kalan ve bundan ötürü de hem kendisine hem de çevresine yabancılaşan kişilerin hayatlarındaki dramatik kesitleri okura sunar. Bu kesitler, içerik düzleminde özellikle Faulkner ve Kierkegard'dan gelen varoluşçu bir bakış açısıyla sorunsallaştırırken, biçim düzleminde buna uygun olarak bilinç-akımı, montaj, noktalama işaretleri kullanmama gibi modernist roman ve hikâyeye ait olan tekniklerle birlikte mükemmeliyetçi bir dil anlayışına başvurulur. Bu hususta daha çok biçimci bir profil çizen yazar, eserlerinde Eliot'nun “organik bütün” adını verdiği biçimsel unsurlar bileşimini başarılı bir şekilde oluşturur.”