
Yakup Kadri, Türk edebiyatında Anadolu’yu hikâyeye taşıyan isim olarak bilinmektedir. Bu özelliğinden dolayı Türk Hikâyeciliğinde önemli bir yere sahiptir. Hasan Ali Yücel Edebiyat Tarihimizden adlı eserinde Yakup Kadri hikâyeciliğinin bu yönünü şöyle belirtir; “O zamana kadar İstanbul surlarını aşamayan; güç bela Adaları, Kartal’ı veya Gebze’yi dürbünle görebilen hikâye ve roman okuyucusunun gözü, Baskın’la Manisa’yı bulabiliyor, onu görüp anlamaya muvaffak oluyordu.” diyerek Yakup Kadri hikâyeciliğinin önemini aktarmaktadır. Yakup Kadri ve Refik Halit’in Türk hikâyeciliğinde Anadolu kapısını açtığı, Niyazı Akı, Hasan Ali Yücel, Şerif Aktaş, Cevdet Kudret gibi araştırmacılarımız tarafından da kabul edilmektedir.
Konu olarak Anadolu insanını ele alan yazar, hikâyelerinde sosyal temalara oldukça ağırlık vermektedir. Hastalığı için gittiği İsviçre’den döndükten sonra kişisel bunalımları bir kenara bırakan Yakup Kadri, yazı hayatında toplumun sorunlarına eğilim göstermiştir.
Yakup Kadri’nin toplumsal konulara eğiliminin açığa çıkarılması noktasında sosyolojik eleştiriden faydalanılması bir gereklilik arz etmektedir. Edebî metni toplumun bir yansıması olarak gören sosyolojik eleştiri, işlevsel olarak edebî metin ve toplum ilişkisini ön plana çıkarmayı amaçlamaktadır. Edebî eserin içindeki sosyal temaları saptayarak dönemin sosyal yapısına ışık tutmaktadır.
Yakup Kadri, Türk edebiyatında Anadolu’yu hikâyeye taşıyan isim olarak bilinmektedir. Bu özelliğinden dolayı Türk Hikâyeciliğinde önemli bir yere sahiptir. Hasan Ali Yücel Edebiyat Tarihimizden adlı eserinde Yakup Kadri hikâyeciliğinin bu yönünü şöyle belirtir; “O zamana kadar İstanbul surlarını aşamayan; güç bela Adaları, Kartal’ı veya Gebze’yi dürbünle görebilen hikâye ve roman okuyucusunun gözü, Baskın’la Manisa’yı bulabiliyor, onu görüp anlamaya muvaffak oluyordu.” diyerek Yakup Kadri hikâyeciliğinin önemini aktarmaktadır. Yakup Kadri ve Refik Halit’in Türk hikâyeciliğinde Anadolu kapısını açtığı, Niyazı Akı, Hasan Ali Yücel, Şerif Aktaş, Cevdet Kudret gibi araştırmacılarımız tarafından da kabul edilmektedir.
Konu olarak Anadolu insanını ele alan yazar, hikâyelerinde sosyal temalara oldukça ağırlık vermektedir. Hastalığı için gittiği İsviçre’den döndükten sonra kişisel bunalımları bir kenara bırakan Yakup Kadri, yazı hayatında toplumun sorunlarına eğilim göstermiştir.
Yakup Kadri’nin toplumsal konulara eğiliminin açığa çıkarılması noktasında sosyolojik eleştiriden faydalanılması bir gereklilik arz etmektedir. Edebî metni toplumun bir yansıması olarak gören sosyolojik eleştiri, işlevsel olarak edebî metin ve toplum ilişkisini ön plana çıkarmayı amaçlamaktadır. Edebî eserin içindeki sosyal temaları saptayarak dönemin sosyal yapısına ışık tutmaktadır.