Yücel Balku, göz alıcı kurgu yeteneği ve hikâyelerinin köklerini sağlamlaştıran üslubuyla benzersiz bir yazar. Onun öykülerinde parlayan deha, yaratıcılıkla birleşiyor ve bu esrarlı bileşimden etkileyici atmosferler doğuyor. Koyu, yoğun bir anlatı dünyasının içinde sahici karakterleri, hikâyeleri kurmayı başarıyor. Beslendiği her kaynak; bazen Doğu geleneği, bazen dünya edebiyatı, bazense yaşamın kendisi, ona yeni ve görkemli kapılar açıyor. O görkemli kapıdan içeri davet edilen okuru ise cazibesiyle parlayan birinci sınıf metinler bekliyor.
Yalnız İğdenin Kokusu, Balku’nun kendine münhasır üslup ve tarzını yansıtan öykülerinden imgelem dünyasının özünü yansıtan şiirlerine; keskin gözlem yeteneği ile geçmişin ve geleceğin kavşaklarında dolaştıran denemelerinden düşünsel evrenine ışık tutan samimi söyleşilerine kadar geniş bir yelpaze sunuyor. Yazarın daha önce yayımlanmamış yeni şiirleri ve yeni bir öyküsüyle beraber; yayımlanan iki öykü kitabının dışında kalan tüm metinlerini bir araya getiren ve böylece Balku’nun külliyatını tamamlayan bu eser, onun edebiyat mirasını, zihin haritasının eksik parçalarını tamamlıyor ve ilgilisine yeni bir keşif imkânı vadediyor.
“Okurken ve yazarken o anda yaptığım işin basit görüntüsünü aşan daha büyük bir ayine katıldığımı hissediyorum ben. İnsan oluşumuzu kutsama ayini. Bu ayinin içindeyken söz söylemenin insanoğlunun ayırıcı vasfı olduğuna ikna oluyorum.”
Yücel Balku, göz alıcı kurgu yeteneği ve hikâyelerinin köklerini sağlamlaştıran üslubuyla benzersiz bir yazar. Onun öykülerinde parlayan deha, yaratıcılıkla birleşiyor ve bu esrarlı bileşimden etkileyici atmosferler doğuyor. Koyu, yoğun bir anlatı dünyasının içinde sahici karakterleri, hikâyeleri kurmayı başarıyor. Beslendiği her kaynak; bazen Doğu geleneği, bazen dünya edebiyatı, bazense yaşamın kendisi, ona yeni ve görkemli kapılar açıyor. O görkemli kapıdan içeri davet edilen okuru ise cazibesiyle parlayan birinci sınıf metinler bekliyor.
Yalnız İğdenin Kokusu, Balku’nun kendine münhasır üslup ve tarzını yansıtan öykülerinden imgelem dünyasının özünü yansıtan şiirlerine; keskin gözlem yeteneği ile geçmişin ve geleceğin kavşaklarında dolaştıran denemelerinden düşünsel evrenine ışık tutan samimi söyleşilerine kadar geniş bir yelpaze sunuyor. Yazarın daha önce yayımlanmamış yeni şiirleri ve yeni bir öyküsüyle beraber; yayımlanan iki öykü kitabının dışında kalan tüm metinlerini bir araya getiren ve böylece Balku’nun külliyatını tamamlayan bu eser, onun edebiyat mirasını, zihin haritasının eksik parçalarını tamamlıyor ve ilgilisine yeni bir keşif imkânı vadediyor.
“Okurken ve yazarken o anda yaptığım işin basit görüntüsünü aşan daha büyük bir ayine katıldığımı hissediyorum ben. İnsan oluşumuzu kutsama ayini. Bu ayinin içindeyken söz söylemenin insanoğlunun ayırıcı vasfı olduğuna ikna oluyorum.”