"...Şu anda bir delikanlı, berber aynası karşısında güveylik traşına oturuyor. Bir genç kız, sevdiği adamın kendisini terk etmek mecburiyetinde olduğunu bildiren mektubunu okuyup isyan çığlığı atıyor. Bir yaşlı kadın,yarım yüzyıllık hayat arkadaşının tabutu ardında, geçmiş yıllara yürüyor. Bir öğrenci, çalışma odasının penceresinden sokağa bakarken bütünlemeli olduğu derslerin beynindeki uğultusunu dinliyor. Bir çiftçi, tarlasının başında oturmuş, başağa duran ekinlerin bire kaç vereceğini düşünüyor... Kır saçlı kara gözlüklü bir adam, lüks otomobiller galerisinde yasak aşkının kadınına doğum günü hediyesi olarak alacağı arabayı gösteriyor. Bir mehyanenin gündüzcü müşterileri arasında hırpani kılıklı birisi, dışarıdaki hayata içinden küfürler sıralıyor. Bir türbede adak kesiliyor. Sultan Ahmet Camii'nde turistler kubbeyi seyrederken şadırvanında ak sakallı bir ihtiyarla, içi dileklerle dolup taşan bir genç yan yana abdest alıyorlar. Nil kıyısında bir timsah, başını sudan çıkarmış, avını yutarken zevkinden gözyaşı döküyor. Palandöken yaylasında bir çoban yanık yanık kaval çalıyor. Ve Şeref Bey'in önüne terminal kalabalığı ortasından bir el uzanıyor..."
"...Şu anda bir delikanlı, berber aynası karşısında güveylik traşına oturuyor. Bir genç kız, sevdiği adamın kendisini terk etmek mecburiyetinde olduğunu bildiren mektubunu okuyup isyan çığlığı atıyor. Bir yaşlı kadın,yarım yüzyıllık hayat arkadaşının tabutu ardında, geçmiş yıllara yürüyor. Bir öğrenci, çalışma odasının penceresinden sokağa bakarken bütünlemeli olduğu derslerin beynindeki uğultusunu dinliyor. Bir çiftçi, tarlasının başında oturmuş, başağa duran ekinlerin bire kaç vereceğini düşünüyor... Kır saçlı kara gözlüklü bir adam, lüks otomobiller galerisinde yasak aşkının kadınına doğum günü hediyesi olarak alacağı arabayı gösteriyor. Bir mehyanenin gündüzcü müşterileri arasında hırpani kılıklı birisi, dışarıdaki hayata içinden küfürler sıralıyor. Bir türbede adak kesiliyor. Sultan Ahmet Camii'nde turistler kubbeyi seyrederken şadırvanında ak sakallı bir ihtiyarla, içi dileklerle dolup taşan bir genç yan yana abdest alıyorlar. Nil kıyısında bir timsah, başını sudan çıkarmış, avını yutarken zevkinden gözyaşı döküyor. Palandöken yaylasında bir çoban yanık yanık kaval çalıyor. Ve Şeref Bey'in önüne terminal kalabalığı ortasından bir el uzanıyor..."