Elinizdeki kitap, oyunculuk eğitimi ve oyuncu kompozisyonları ile yaratıcı drama eğitimi ve etkinliklerinde kullanılması için hikaye anlatıcılığın özelliklerini ve olanaklarını açıklamaktadır. Genelde hikaye anlatımı, özelde meddahlık konusunda bilgi vermekte, bu tiyatro biçiminin değindiğimiz alanlarda nasıl kullanılabileceğine ilişkin örnekler sunmakta ve olası yaklaşım ihtimallerini açıklamaktadır. Bunların yanı sıra, elinizdeki kitap hikaye anlatıcılığı bir tiyatro/gösteri formunda ele alırken bu türlerin bazı çağdaş olgular karşısındaki konumlarını da kısmen tartışmaktadır. Sanayi devrimiyle başlayan teknolojik gelişimlerin getirdiği bu çağdaş olgular genel olarak yabancılaşma ve küreselleşme olarak özetlenebilir. Bu kitapta, en temel olarak hikaye anlatıcı, tüm gösteriyi tek kişi olarak ve bedeninden doğurarak, hiçbir teknik araç gerece veya eşyaya ihtiyaç duymadan gerçekleştiren bir oyuncu olarak ele alınmaktadır. Hikayecinin/meddahın, tiyatro sanatının bir bedene indirgenmiş hali olduğu vurgulanmaktadır.
Bir çok kültürdeki hikaye anlatıcılık, sözlü edebiyatın kendini var ettiği bir alan olarak ele alınmıştır. Ancak bu onun eylemsel anlatım araçları konusunda geri olduğu anlamına gelmez. Yani genelde bedensel ifade becerileri özelde oyunculuk becerileri açısından taşıdığı değeri öncelikli tutmakta yarar vardır. Onu sadece bir söz sanatçısı değil eylem ustası olarak görmek gerekir. Bu nedenle elinizdeki kitabın diğer adı Söz Sanatından Eylem Sanatına’dır.
Elinizdeki kitap, oyunculuk eğitimi ve oyuncu kompozisyonları ile yaratıcı drama eğitimi ve etkinliklerinde kullanılması için hikaye anlatıcılığın özelliklerini ve olanaklarını açıklamaktadır. Genelde hikaye anlatımı, özelde meddahlık konusunda bilgi vermekte, bu tiyatro biçiminin değindiğimiz alanlarda nasıl kullanılabileceğine ilişkin örnekler sunmakta ve olası yaklaşım ihtimallerini açıklamaktadır. Bunların yanı sıra, elinizdeki kitap hikaye anlatıcılığı bir tiyatro/gösteri formunda ele alırken bu türlerin bazı çağdaş olgular karşısındaki konumlarını da kısmen tartışmaktadır. Sanayi devrimiyle başlayan teknolojik gelişimlerin getirdiği bu çağdaş olgular genel olarak yabancılaşma ve küreselleşme olarak özetlenebilir. Bu kitapta, en temel olarak hikaye anlatıcı, tüm gösteriyi tek kişi olarak ve bedeninden doğurarak, hiçbir teknik araç gerece veya eşyaya ihtiyaç duymadan gerçekleştiren bir oyuncu olarak ele alınmaktadır. Hikayecinin/meddahın, tiyatro sanatının bir bedene indirgenmiş hali olduğu vurgulanmaktadır.
Bir çok kültürdeki hikaye anlatıcılık, sözlü edebiyatın kendini var ettiği bir alan olarak ele alınmıştır. Ancak bu onun eylemsel anlatım araçları konusunda geri olduğu anlamına gelmez. Yani genelde bedensel ifade becerileri özelde oyunculuk becerileri açısından taşıdığı değeri öncelikli tutmakta yarar vardır. Onu sadece bir söz sanatçısı değil eylem ustası olarak görmek gerekir. Bu nedenle elinizdeki kitabın diğer adı Söz Sanatından Eylem Sanatına’dır.