Yargı etiği, son dönemde önem kazanan ve öne çıkan yeni hukuk dallarından biridir. Bu alanda ilk olarak uluslararası düzeyde ortaya çıkan düzenlemeler hukukumuza da yansımıştır.
Devletin üç temel organından birisi olan yargı erkinin görev ve işlevini yerine getirebilmesi için kamuoyunun güven ve desteğine sahip olması kritik önem taşımaktadır. Yargı etiği ise bunu sağlayacak araçların en önemlisi olarak kabul edilmektedir.
Yargının üç saç ayağını oluşturan iddia, yargılama ve savunma görevlerini yerine getiren hâkim, savcı ve avukatlar yargı hizmetinin temel aktörleridirler. Bu nedenle, gerek uluslararası alanda gerekse ülkemizde yargı hizmeti mensuplarının tâbi oldukları disiplin kuralları dışında mesleklerinin icrasında kendilerine yol göstermeyi ve mesleklerinin saygınlığını yüceltmeyi amaçlayan etik kuralları içeren çeşitli belgeler kabul edilmiştir.
Etik kodlar olarak da adlandırılan söz konusu belgeler uluslararası düzeyde uluslararası örgütlerin (örneğin Birleşmiş Milletler –BM-, Avrupa Konseyi –AK-) ilgili birimlerinin öncülüğünde ulusal meslek örgütleri temsilcilerinin katıldığı toplantılarda, uluslararası mahkemelerce ise bunların kendi organlarınca (Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Etik Kuralları gibi) ilan edilmektedir. Ulusal düzeyde hâkim savcılara yönelik olarak; yüksek yargı organları, adalet bakanlıkları ve hâkimler ve savcılar kurullarınca (Fransa’da Hâkim- Savcıların Davranış Kuralları Derlemesi ve ülkemizde Türk Yargı Etiği Bildirgesi (TÜYEB) gibi), avukatlar için de onların meslek örgütlerince (TBB Avukatlık Meslek Kuralları gibi) ilan edilmektedir.
Bu alanda oluşan mevzuatın ilgili olduğu hukuki kurumlarla ilişkileri içinde kavranması, düzenlemelerin felsefesinin anlaşılması ve geleceğin hukuk uygulamacılarında hukuk eğitiminin ilk safhasından itibaren bir farkındalık oluşması amacıyla, artık yargı etiği dersi hukuk fakülteleri müfredatında yerini almıştır.
Çalışma, geleceğin hâkim, savcı ve avukatları olarak görev yapacak hukuk öğrencilerimize yargı etiği alanında teorik, tarihi, pozitif ve güncel hukuki boyutlara ilişkin temel bilgileri vermeyi amaçlamaktadır. Böylece hukuk fakültesinde “Yargı Etiği Dersi” alacak öğrencilerimiz temel bilgileri içeren güncel bir ders notuna sahip olacaklardır. Bu nedenle, mümkün olduğu kadar gerekli olan bilgileri içerirken ayrıntıları kaynak göstererek okuyucuya bırakan bir sistematik izlenmiştir. Daha ileri ve ayrıntılı bilgiler için, okuyucu ulusal ve uluslararası kurumların web sayfalarında yer alan bilgi, doküman ve e-kitaplara yönlendirilmiştir. Memnuniyetle ifade etmek gerekir ki, yargı etiği alanında, HSK ve Yargıtay gibi kurumlarımızın paydaşı oldukları uluslararası projeler sayesinde internet ortamında kayda değer güncel bir Türkçe literatür oluşmuştur.
Yargı etiği denilince ilk akla gelen ve uluslararası çalışmaların da odak noktasını oluşturan yargı sisteminin üç ayağında yer alan hâkim, savcı ve avukatlara ilişkin kurallardır. Biz de çalışmamızda bu ölçütü göz önüne aldık. Ancak belirtmek gerekir ki yargılama sürecinde değişik düzeylerde yer alan kalem personeli, bilirkişiler ile yargıya ve yargılamaya hizmet eden kolluk görevlileri için de etik düzenlemeler bulunmaktadır.
Konunun, ülkemizde uluslararası kurumlar ve ulusal mercilerimizin işbirliği projeleriyle oluşturulan mevzuat boyutu, uluslararası alandaki ve karşılaştırmalı hukuk düzenlerindeki gelişmelerle yakından ilgili olup, ulusal belgeler ile uluslararası ve karşılaştırmalı hukuktakiler arasında büyük benzerlik söz konusudur. Bu durum konuya karşılaştırılmalı bakılmasını ve bu alandaki gelişmelerin izlenmesini özellikle gerekli kılmaktadır. Ancak hukukun başka alanları gibi yargı etiği konusunu da, son zamanlarda Batı’da ve uluslararası alanda birdenbire ortaya çıkmış bir kavram ve kurum olarak görmek eksik bir bakış olur. Bu nedenle konunun güncel boyutuna olduğu kadar tarihi kökenine ve gelişmelerine de karşılaştırmalı biçimde ve medeniyet perspektifini ihmal etmeksizin bakmak önem taşımaktadır.
Yargı etiğinin özü her yerde aynı olan insan doğasından kaynaklanır, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hukuk felsefesi dersini aldığım rahmetli hocamız Vecdi Aral, hukuku “adaleti gerçekleştirmeye yönelik bir toplum düzeni” olarak tanımlar ve etik değerlerin hukukun vicdanı ve ruhu olduğunu belirtir. Dolayısıyla hukukçu ancak etik değerlere uygun davranışıyla hukukun vicdanı ve ruhu ile temasa geçmek suretiyle, onun amacı olan adaleti ve somut olay adaletini (hakkaniyeti) gerçekleştirebilir. Bu nedenle de, hiçbir toplum ve medeniyet, adalet ve onu gerçekleştirecek hukuk arayışının, dolayısıyla yargı etiğiyle ilgilenmenin dışında kalmamıştır ve kalamaz.
Batı hukuku geleneği, Batının günümüzdeki çok boyutlu üstünlüğüne bağlı olarak çok fazla akademik çalışmalara konu olduğundan, tüm dünyada daha iyi bilinmekte ve tanınmakta, ayrıca evrensellik tekeli iddiası ile uluslararası hukuk ve kurumlar üzerinden hemen hemen bütün ulusal hukukları etkilemektedir. Ancak, dünya üzerinde gerçek anlamda bir uluslararası işbirliği için her alanda olduğu gibi hukuk alanında da her bir hukuk sisteminin/geleneğinin ve tüm milletlerin hukuk birikiminin değerlendirileceği bir anlayış ve uygulamaya ihtiyaç vardır.
İslam medeniyetinde, çok erken dönemlerden itibaren hukukçu yazarlarca, gerek müstakil olarak gerekse hukuk eserlerinin bir bölümü olarak, “Edebu’l-Kâdî “ yani “Yargıç Etiği” adı altında eserler kaleme alınmıştır. Bunlarda hâkimin yargılama esnasında uyması gereken ilkeler ve davranış kuralları incelenmiştir.” Bu gelenek Osmanlı Türkiyesi’ne “Hâkimlik Adabı” (Adab”ul Kadı) olarak intikal etmiş, zamanla geliştirilmiş ve Mecelle”ye alınarak modern anlamda yasal dayanağa kavuşturulmuştur. Bu geleneğin eserleri ve düzenlemeleri incelendiğinde, kavramın içerik ve amaç olarak günümüzdeki “Yargı Etiği” kavramına karşılık geldiği açık bir şekilde görülmektedir. Nitekim 2019 tarihli “Türk Yargı Etiği Bildigesi” de yer yer bu birikime atıf yapmaktadır.
Gerçekten de Farabi, İbn Sina, Maverdi, Mevlâna, Sadi Şirazi, İbn Haldun ve Abdurrahman Cami gibi medeniyet kurucu hukukçu düşünürlerimiz dünyaca tanınan eserlerinde adalet, hukuk ve yargı etiği alanlarında evrensel ve güncelliğini yitirmeyen düşüncelere yer vermişlerdir. Bu nedenle konuları açıklarken yeri geldikçe kadim medeniyetimizin tazeliğini yitirmeyen evrensel birikiminden de istifade ettik.
Eserin yeni baskısı, 2021’de yayınlanan ilk baskının, Ankara Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesinde verdiğimiz “Yargı Etiği Dersi” ışığında gözden geçilmesine dayanmaktadır. Eserin genel sistematiğinde ve planında değişiklik yapılmaksızın bazı düzeltme ve ilaveler yapılmıştır. Öğrencilerimizin konuya ilgisi, yargı etiği dersinin hukuk fakültelerimizin programında yer almasının ne kadar önemli ve yerinde olduğunu gözlememize imkân vermiştir.
Yargı etiği, son dönemde önem kazanan ve öne çıkan yeni hukuk dallarından biridir. Bu alanda ilk olarak uluslararası düzeyde ortaya çıkan düzenlemeler hukukumuza da yansımıştır.
Devletin üç temel organından birisi olan yargı erkinin görev ve işlevini yerine getirebilmesi için kamuoyunun güven ve desteğine sahip olması kritik önem taşımaktadır. Yargı etiği ise bunu sağlayacak araçların en önemlisi olarak kabul edilmektedir.
Yargının üç saç ayağını oluşturan iddia, yargılama ve savunma görevlerini yerine getiren hâkim, savcı ve avukatlar yargı hizmetinin temel aktörleridirler. Bu nedenle, gerek uluslararası alanda gerekse ülkemizde yargı hizmeti mensuplarının tâbi oldukları disiplin kuralları dışında mesleklerinin icrasında kendilerine yol göstermeyi ve mesleklerinin saygınlığını yüceltmeyi amaçlayan etik kuralları içeren çeşitli belgeler kabul edilmiştir.
Etik kodlar olarak da adlandırılan söz konusu belgeler uluslararası düzeyde uluslararası örgütlerin (örneğin Birleşmiş Milletler –BM-, Avrupa Konseyi –AK-) ilgili birimlerinin öncülüğünde ulusal meslek örgütleri temsilcilerinin katıldığı toplantılarda, uluslararası mahkemelerce ise bunların kendi organlarınca (Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Etik Kuralları gibi) ilan edilmektedir. Ulusal düzeyde hâkim savcılara yönelik olarak; yüksek yargı organları, adalet bakanlıkları ve hâkimler ve savcılar kurullarınca (Fransa’da Hâkim- Savcıların Davranış Kuralları Derlemesi ve ülkemizde Türk Yargı Etiği Bildirgesi (TÜYEB) gibi), avukatlar için de onların meslek örgütlerince (TBB Avukatlık Meslek Kuralları gibi) ilan edilmektedir.
Bu alanda oluşan mevzuatın ilgili olduğu hukuki kurumlarla ilişkileri içinde kavranması, düzenlemelerin felsefesinin anlaşılması ve geleceğin hukuk uygulamacılarında hukuk eğitiminin ilk safhasından itibaren bir farkındalık oluşması amacıyla, artık yargı etiği dersi hukuk fakülteleri müfredatında yerini almıştır.
Çalışma, geleceğin hâkim, savcı ve avukatları olarak görev yapacak hukuk öğrencilerimize yargı etiği alanında teorik, tarihi, pozitif ve güncel hukuki boyutlara ilişkin temel bilgileri vermeyi amaçlamaktadır. Böylece hukuk fakültesinde “Yargı Etiği Dersi” alacak öğrencilerimiz temel bilgileri içeren güncel bir ders notuna sahip olacaklardır. Bu nedenle, mümkün olduğu kadar gerekli olan bilgileri içerirken ayrıntıları kaynak göstererek okuyucuya bırakan bir sistematik izlenmiştir. Daha ileri ve ayrıntılı bilgiler için, okuyucu ulusal ve uluslararası kurumların web sayfalarında yer alan bilgi, doküman ve e-kitaplara yönlendirilmiştir. Memnuniyetle ifade etmek gerekir ki, yargı etiği alanında, HSK ve Yargıtay gibi kurumlarımızın paydaşı oldukları uluslararası projeler sayesinde internet ortamında kayda değer güncel bir Türkçe literatür oluşmuştur.
Yargı etiği denilince ilk akla gelen ve uluslararası çalışmaların da odak noktasını oluşturan yargı sisteminin üç ayağında yer alan hâkim, savcı ve avukatlara ilişkin kurallardır. Biz de çalışmamızda bu ölçütü göz önüne aldık. Ancak belirtmek gerekir ki yargılama sürecinde değişik düzeylerde yer alan kalem personeli, bilirkişiler ile yargıya ve yargılamaya hizmet eden kolluk görevlileri için de etik düzenlemeler bulunmaktadır.
Konunun, ülkemizde uluslararası kurumlar ve ulusal mercilerimizin işbirliği projeleriyle oluşturulan mevzuat boyutu, uluslararası alandaki ve karşılaştırmalı hukuk düzenlerindeki gelişmelerle yakından ilgili olup, ulusal belgeler ile uluslararası ve karşılaştırmalı hukuktakiler arasında büyük benzerlik söz konusudur. Bu durum konuya karşılaştırılmalı bakılmasını ve bu alandaki gelişmelerin izlenmesini özellikle gerekli kılmaktadır. Ancak hukukun başka alanları gibi yargı etiği konusunu da, son zamanlarda Batı’da ve uluslararası alanda birdenbire ortaya çıkmış bir kavram ve kurum olarak görmek eksik bir bakış olur. Bu nedenle konunun güncel boyutuna olduğu kadar tarihi kökenine ve gelişmelerine de karşılaştırmalı biçimde ve medeniyet perspektifini ihmal etmeksizin bakmak önem taşımaktadır.
Yargı etiğinin özü her yerde aynı olan insan doğasından kaynaklanır, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hukuk felsefesi dersini aldığım rahmetli hocamız Vecdi Aral, hukuku “adaleti gerçekleştirmeye yönelik bir toplum düzeni” olarak tanımlar ve etik değerlerin hukukun vicdanı ve ruhu olduğunu belirtir. Dolayısıyla hukukçu ancak etik değerlere uygun davranışıyla hukukun vicdanı ve ruhu ile temasa geçmek suretiyle, onun amacı olan adaleti ve somut olay adaletini (hakkaniyeti) gerçekleştirebilir. Bu nedenle de, hiçbir toplum ve medeniyet, adalet ve onu gerçekleştirecek hukuk arayışının, dolayısıyla yargı etiğiyle ilgilenmenin dışında kalmamıştır ve kalamaz.
Batı hukuku geleneği, Batının günümüzdeki çok boyutlu üstünlüğüne bağlı olarak çok fazla akademik çalışmalara konu olduğundan, tüm dünyada daha iyi bilinmekte ve tanınmakta, ayrıca evrensellik tekeli iddiası ile uluslararası hukuk ve kurumlar üzerinden hemen hemen bütün ulusal hukukları etkilemektedir. Ancak, dünya üzerinde gerçek anlamda bir uluslararası işbirliği için her alanda olduğu gibi hukuk alanında da her bir hukuk sisteminin/geleneğinin ve tüm milletlerin hukuk birikiminin değerlendirileceği bir anlayış ve uygulamaya ihtiyaç vardır.
İslam medeniyetinde, çok erken dönemlerden itibaren hukukçu yazarlarca, gerek müstakil olarak gerekse hukuk eserlerinin bir bölümü olarak, “Edebu’l-Kâdî “ yani “Yargıç Etiği” adı altında eserler kaleme alınmıştır. Bunlarda hâkimin yargılama esnasında uyması gereken ilkeler ve davranış kuralları incelenmiştir.” Bu gelenek Osmanlı Türkiyesi’ne “Hâkimlik Adabı” (Adab”ul Kadı) olarak intikal etmiş, zamanla geliştirilmiş ve Mecelle”ye alınarak modern anlamda yasal dayanağa kavuşturulmuştur. Bu geleneğin eserleri ve düzenlemeleri incelendiğinde, kavramın içerik ve amaç olarak günümüzdeki “Yargı Etiği” kavramına karşılık geldiği açık bir şekilde görülmektedir. Nitekim 2019 tarihli “Türk Yargı Etiği Bildigesi” de yer yer bu birikime atıf yapmaktadır.
Gerçekten de Farabi, İbn Sina, Maverdi, Mevlâna, Sadi Şirazi, İbn Haldun ve Abdurrahman Cami gibi medeniyet kurucu hukukçu düşünürlerimiz dünyaca tanınan eserlerinde adalet, hukuk ve yargı etiği alanlarında evrensel ve güncelliğini yitirmeyen düşüncelere yer vermişlerdir. Bu nedenle konuları açıklarken yeri geldikçe kadim medeniyetimizin tazeliğini yitirmeyen evrensel birikiminden de istifade ettik.
Eserin yeni baskısı, 2021’de yayınlanan ilk baskının, Ankara Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesinde verdiğimiz “Yargı Etiği Dersi” ışığında gözden geçilmesine dayanmaktadır. Eserin genel sistematiğinde ve planında değişiklik yapılmaksızın bazı düzeltme ve ilaveler yapılmıştır. Öğrencilerimizin konuya ilgisi, yargı etiği dersinin hukuk fakültelerimizin programında yer almasının ne kadar önemli ve yerinde olduğunu gözlememize imkân vermiştir.