Yargı; hâkim, savcı, raportör, zabıt kâtibi, mübaşir ve diğer görevliler, mahkemeler, daireler, kurullar, savcılıklar ve adliyeler gibi kurumlar ve bunların yönetimden oluşur. Bunların bir araya gelip işlemesiyle yargılama ve adalet hizmeti sunumu yapılır.
Yargı görevlileri; sayıları yüz binin üzerinde olan bu görevliler başta Anayasa olmak üzere Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay, Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri kuruluş kanunları, Devlet Memurları Kanunu ve diğer birçok farklı kanunlara tabidir. Yargı görevlilerinin tabi oldukları yasal düzenleme farklılıklarına koşut olarak nitelik ve atanmaları, özlük hakları, inceleme, disiplin ve adli soruşturma ve kovuşturma usulleri ile disiplin cezaları da farklılık arz etmektedir.
Yargı kurumları; adliyeler, mahkemeler ve savcılıklar olarak günde yüz binlerce insana adalet hizmeti sunulan yerlerdir. Adalet Bakanlığı UYAP anlık istatistiklerine göre 2020 Mayıs ayı itibarıyla Cumhuriyet başsavcılıkları, ceza ve hukuk mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri ve icra dairelerindeki toplam dosya sayısı otuz milyonun üzerindedir. Bu sayıya Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve diğer yargı kurumlarındaki dosya sayılarını dâhil etmediğimizde bile mevcut rakamlar muazzam bir dosya sayısı ile karşı karşıya kaldığımızı bize gösteriyor. Her uyuşmazlığın en az iki tarafı olduğu gerçeğinden hareket edersek, yargı kurumlarına gidip gelen, buradaki görevlilerle bir şekilde ilişkiye giren insan sayısı altmış milyon gibi bir rakama ulaşmaktadır. Dolayısıyla “Yargı” oldukça geniş bir halk kesimine doğrudan ve hayati haklarını ilgilendiren bir hizmet sunmaktadır.
Yargının yönetimi kapsamına; ana başlıklar halinde özetle, yargı mensuplarının atanması, özlük işlemlerinin yapılması, mahkemelerin kurulması veya kapatılması, mahkemelerin ve yazı işleri/kalemin yönetimi, adliye binalarının yönetimi (güvenlik, ısınma, temizlik, aydınlatma, kırtasiye, bilgisayar vs), icra ve iflas dairelerinin yönetimi, arabuluculuk ve uzlaştırmacılık hizmetlerinin yönetimi, yargı görevlilerinin hizmet içi eğitimlerinin sağlanması, bütçe ve mali yönetim girmektedir.
Bu kadar geniş halk kesimini ve dolayısıyla toplumsal ve ekonomik hayatı etkileyen yargının; bugüne değin görevlileri, kurumu ve yönetimi ile bir bütün halinde ve kapsamlı bir incelemeye konu edilmediği görülmektedir. Yargı örgütü/teşkilatına yönelik birkaç çalışma bulunmakta ise de bu alanda bir başlangıç oluşturması açısından kıymetli bulunan bu çalışmaların genelde mahkemelerin teşkilat kanunlarının Anayasadaki mahkeme sıralamasına göre izah edilmesiyle sınırlı şekilde kaleme alınmış oldukları görülmektedir.
Hukuk anabilim dalları açısından baktığımızda; yargı ile ilgili olarak Anayasa Hukuku Anabilim Dalı ve İdare Hukuku Anabilim Dalı altında oldukça sınırlı bir alanda ve yüzeysel incelemeler yapıldığı görülmektedir. Akademide yargılama hukuku (Anayasa, İdare, Ceza, Hukuk, İcra) bilim dalları kurulmuş ise de yukarıda anlatılan önemine ve pek çok disiplini aynı anda ilgilendiren yönüne rağmen yargı hukukuna yönelik bir ana bilim dalı kurulmamıştır.
İşte bu nedenle, yargı hukuku alanında oldukça büyük bir boşluk bulunmaktadır. Bu alanda Yargı hukuku anabilim dalına acil ve ciddi bir ihtiyaç vardır. Sadece ilgilendirdiği kesimin büyüklüğünün bile ortaya koyduğu üzere konunun önemi de dikkate alınarak yargı görevlileri, yargı kurumları ve yargı yönetimi olarak üç bilim dalı ve Yargı Hukuku anabilim dalı kurulması acil bir zorunluluktur. Bu zorunluluğun gerektirdiği önlemlerin alınması ve belirtilen bilim dalları ile ana bilim dalının kuruluşuna bir zemin oluşturması açısından bu kitabın adını “Yargı Hukuku” olarak belirlemeyi uygun bulduk.
Bu kitabın ve kurulacak anabilim dalının birlikte, milyonlarca insanın insan haklarına saygılı, kolay, hızlı, adil ve eşit şekilde adalet hizmetlerine ulaşmasına kapı açacağını ummaktayız. Kamu hizmetlerine bireylerin demokratik katılımı ve yargı hizmetlerinde yetkililerin hesap verilebilirliğinin sağlanmasında bir başlangıç oluşturmasını hedeflemekteyiz.
Bu amaç doğrultusunda kitabın inceleme planı; mevcut deforme olmuş yargı yapısı ve düzenini değil; adalet hizmetini alan insanın ruh ve maddi bütünlüğü esas alınarak, yargılamanın ve hâkimlik mesleğinin doğasına uygun şekilde inceleme yapılmasını sağlamaya yönelik olarak oluşturulmuştur. Bu nedenle yargılamayı yapan hükmü veren hâkim ve hüküm mahkemesi merkeze alınarak zaman içerisinde yargı sistemine sonradan dâhil olan diğer yargı kurumları bu merkeze göre ele alınmıştır. Bu incelemede, yapı ve işleyişin nerede nasıl bozulduğu, mevcut durumun ne olduğu ortaya konularak olması gerekenler açık ve net şekilde bir öneri paketi olarak sunulmuştur.
Yargı hukuku olarak bu kitapla vücut bulan girişim, sizlerden gelecek yorum ve eleştirilerle aydınlanacak, girişimin ve kitabın kendisini geliştirmesine kaynaklık edecektir.
Yargı; hâkim, savcı, raportör, zabıt kâtibi, mübaşir ve diğer görevliler, mahkemeler, daireler, kurullar, savcılıklar ve adliyeler gibi kurumlar ve bunların yönetimden oluşur. Bunların bir araya gelip işlemesiyle yargılama ve adalet hizmeti sunumu yapılır.
Yargı görevlileri; sayıları yüz binin üzerinde olan bu görevliler başta Anayasa olmak üzere Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay, Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri kuruluş kanunları, Devlet Memurları Kanunu ve diğer birçok farklı kanunlara tabidir. Yargı görevlilerinin tabi oldukları yasal düzenleme farklılıklarına koşut olarak nitelik ve atanmaları, özlük hakları, inceleme, disiplin ve adli soruşturma ve kovuşturma usulleri ile disiplin cezaları da farklılık arz etmektedir.
Yargı kurumları; adliyeler, mahkemeler ve savcılıklar olarak günde yüz binlerce insana adalet hizmeti sunulan yerlerdir. Adalet Bakanlığı UYAP anlık istatistiklerine göre 2020 Mayıs ayı itibarıyla Cumhuriyet başsavcılıkları, ceza ve hukuk mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri ve icra dairelerindeki toplam dosya sayısı otuz milyonun üzerindedir. Bu sayıya Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve diğer yargı kurumlarındaki dosya sayılarını dâhil etmediğimizde bile mevcut rakamlar muazzam bir dosya sayısı ile karşı karşıya kaldığımızı bize gösteriyor. Her uyuşmazlığın en az iki tarafı olduğu gerçeğinden hareket edersek, yargı kurumlarına gidip gelen, buradaki görevlilerle bir şekilde ilişkiye giren insan sayısı altmış milyon gibi bir rakama ulaşmaktadır. Dolayısıyla “Yargı” oldukça geniş bir halk kesimine doğrudan ve hayati haklarını ilgilendiren bir hizmet sunmaktadır.
Yargının yönetimi kapsamına; ana başlıklar halinde özetle, yargı mensuplarının atanması, özlük işlemlerinin yapılması, mahkemelerin kurulması veya kapatılması, mahkemelerin ve yazı işleri/kalemin yönetimi, adliye binalarının yönetimi (güvenlik, ısınma, temizlik, aydınlatma, kırtasiye, bilgisayar vs), icra ve iflas dairelerinin yönetimi, arabuluculuk ve uzlaştırmacılık hizmetlerinin yönetimi, yargı görevlilerinin hizmet içi eğitimlerinin sağlanması, bütçe ve mali yönetim girmektedir.
Bu kadar geniş halk kesimini ve dolayısıyla toplumsal ve ekonomik hayatı etkileyen yargının; bugüne değin görevlileri, kurumu ve yönetimi ile bir bütün halinde ve kapsamlı bir incelemeye konu edilmediği görülmektedir. Yargı örgütü/teşkilatına yönelik birkaç çalışma bulunmakta ise de bu alanda bir başlangıç oluşturması açısından kıymetli bulunan bu çalışmaların genelde mahkemelerin teşkilat kanunlarının Anayasadaki mahkeme sıralamasına göre izah edilmesiyle sınırlı şekilde kaleme alınmış oldukları görülmektedir.
Hukuk anabilim dalları açısından baktığımızda; yargı ile ilgili olarak Anayasa Hukuku Anabilim Dalı ve İdare Hukuku Anabilim Dalı altında oldukça sınırlı bir alanda ve yüzeysel incelemeler yapıldığı görülmektedir. Akademide yargılama hukuku (Anayasa, İdare, Ceza, Hukuk, İcra) bilim dalları kurulmuş ise de yukarıda anlatılan önemine ve pek çok disiplini aynı anda ilgilendiren yönüne rağmen yargı hukukuna yönelik bir ana bilim dalı kurulmamıştır.
İşte bu nedenle, yargı hukuku alanında oldukça büyük bir boşluk bulunmaktadır. Bu alanda Yargı hukuku anabilim dalına acil ve ciddi bir ihtiyaç vardır. Sadece ilgilendirdiği kesimin büyüklüğünün bile ortaya koyduğu üzere konunun önemi de dikkate alınarak yargı görevlileri, yargı kurumları ve yargı yönetimi olarak üç bilim dalı ve Yargı Hukuku anabilim dalı kurulması acil bir zorunluluktur. Bu zorunluluğun gerektirdiği önlemlerin alınması ve belirtilen bilim dalları ile ana bilim dalının kuruluşuna bir zemin oluşturması açısından bu kitabın adını “Yargı Hukuku” olarak belirlemeyi uygun bulduk.
Bu kitabın ve kurulacak anabilim dalının birlikte, milyonlarca insanın insan haklarına saygılı, kolay, hızlı, adil ve eşit şekilde adalet hizmetlerine ulaşmasına kapı açacağını ummaktayız. Kamu hizmetlerine bireylerin demokratik katılımı ve yargı hizmetlerinde yetkililerin hesap verilebilirliğinin sağlanmasında bir başlangıç oluşturmasını hedeflemekteyiz.
Bu amaç doğrultusunda kitabın inceleme planı; mevcut deforme olmuş yargı yapısı ve düzenini değil; adalet hizmetini alan insanın ruh ve maddi bütünlüğü esas alınarak, yargılamanın ve hâkimlik mesleğinin doğasına uygun şekilde inceleme yapılmasını sağlamaya yönelik olarak oluşturulmuştur. Bu nedenle yargılamayı yapan hükmü veren hâkim ve hüküm mahkemesi merkeze alınarak zaman içerisinde yargı sistemine sonradan dâhil olan diğer yargı kurumları bu merkeze göre ele alınmıştır. Bu incelemede, yapı ve işleyişin nerede nasıl bozulduğu, mevcut durumun ne olduğu ortaya konularak olması gerekenler açık ve net şekilde bir öneri paketi olarak sunulmuştur.
Yargı hukuku olarak bu kitapla vücut bulan girişim, sizlerden gelecek yorum ve eleştirilerle aydınlanacak, girişimin ve kitabın kendisini geliştirmesine kaynaklık edecektir.