Ülkemizdeki hakim, savcı ve avukatlar pratisyen olarak yetiştirilmektedir. Mahkemelerde görev alan pratisyen hakimler, savcılar ve avukatlar ile yapılan yargılamalardan ideal anlamda adaletin gerçekleşmesini beklemek beyhudedir. Tüm bu sorunların temelinde hakim, savcı ve avukatların yetersiz olduğu değil, yargı sistemimizin topyekun adaletin tecellisinde bekleneni karşılamaya engel yapısal sorunlarının olduğu sonucu çıkarılmalıdır.
Türkiye dünyada söz sahibi olan güçlü bir devlet olmak istiyorsa, uluslararası arenada tekelleşmiş güç odakları karşısında alternatif olma hedefi varsa, küresel ölçekte vatandaşlarının ve haksızlığa uğrayanların hamisi olma amacını taşıyorsa, Türk hukukçularının ulusal ve uluslararası düzeyde etkili ve itibarlı birer adalet temsilcisi olmaları şarttır.
Uluslararası platformda saygıdeğer ve söz sahibi ülke olmak askeri, siyasi, diplomatik ve iktisadi etmenlerin yanında, hatta onların da ötesinde etkin hukukçulara ve muteber hukuk kurumlarına sahip olmayı gerektirir. Ülkemizin yurt dışındaki sivil gücünü yansıtan yerel veya uluslararası şirketler, gönüllü kuruluşlar ve iş insanlarının yanında bir Türk vatandaşı, dünyanın herhangi bir yerinde yasal haklarını koruyan ve gözeten önemli ülkelerde yerleşik uluslararası Türk hukuk bürolarının ve hukukçularının güvencesini de yanında hissederse, işte o zaman Türkiye'nin büyük devlet olduğu ve gelişmiş ülkeler kategorisinde yer aldığı söylenebilecektir
Bu kitap, yerelden küresel düzeye bu anlayışın alt yapısına ilişkin özgün düşünceler ve önerileri barındırmaktadır.
Konu Başlıkları
Hukuk Eğitimini Yeniden Tasarlamak
Hukuk Mesleklerinin Yeniden Yapılandırılması
Yüksek Yargı Kurullarının Yapılandırılması
Türkiye'de Barolar ve Barolar Birliğinin Örgütlenme Modeli ve Yeniden Yapılandırılması
Adalet Bakanlığı'nın Yeniden Yapılandırılması
Türkiye'de Mevcut Yargı Sistemi
Ülkemizdeki hakim, savcı ve avukatlar pratisyen olarak yetiştirilmektedir. Mahkemelerde görev alan pratisyen hakimler, savcılar ve avukatlar ile yapılan yargılamalardan ideal anlamda adaletin gerçekleşmesini beklemek beyhudedir. Tüm bu sorunların temelinde hakim, savcı ve avukatların yetersiz olduğu değil, yargı sistemimizin topyekun adaletin tecellisinde bekleneni karşılamaya engel yapısal sorunlarının olduğu sonucu çıkarılmalıdır.
Türkiye dünyada söz sahibi olan güçlü bir devlet olmak istiyorsa, uluslararası arenada tekelleşmiş güç odakları karşısında alternatif olma hedefi varsa, küresel ölçekte vatandaşlarının ve haksızlığa uğrayanların hamisi olma amacını taşıyorsa, Türk hukukçularının ulusal ve uluslararası düzeyde etkili ve itibarlı birer adalet temsilcisi olmaları şarttır.
Uluslararası platformda saygıdeğer ve söz sahibi ülke olmak askeri, siyasi, diplomatik ve iktisadi etmenlerin yanında, hatta onların da ötesinde etkin hukukçulara ve muteber hukuk kurumlarına sahip olmayı gerektirir. Ülkemizin yurt dışındaki sivil gücünü yansıtan yerel veya uluslararası şirketler, gönüllü kuruluşlar ve iş insanlarının yanında bir Türk vatandaşı, dünyanın herhangi bir yerinde yasal haklarını koruyan ve gözeten önemli ülkelerde yerleşik uluslararası Türk hukuk bürolarının ve hukukçularının güvencesini de yanında hissederse, işte o zaman Türkiye'nin büyük devlet olduğu ve gelişmiş ülkeler kategorisinde yer aldığı söylenebilecektir
Bu kitap, yerelden küresel düzeye bu anlayışın alt yapısına ilişkin özgün düşünceler ve önerileri barındırmaktadır.
Konu Başlıkları
Hukuk Eğitimini Yeniden Tasarlamak
Hukuk Mesleklerinin Yeniden Yapılandırılması
Yüksek Yargı Kurullarının Yapılandırılması
Türkiye'de Barolar ve Barolar Birliğinin Örgütlenme Modeli ve Yeniden Yapılandırılması
Adalet Bakanlığı'nın Yeniden Yapılandırılması
Türkiye'de Mevcut Yargı Sistemi