Yol gösterici olarak ele alınan sorular doğrultusunda Hakan Aytekin’in bir belgeselci olarak kimliğini, sinemasal üslubunu, belgesellerinin formunu, gerçeğin belgesel aracılığıyla estetik olarak nasıl temsil edildiğinin irdelenmeye çalışıldığı bu çalışmada; yönetmenin gerçeği yorumlarken, ele aldığı konuya çekim öncesi yaptığı araştırmalar sonucu hakimiyeti, bu hakimiyetin filmlerinin omurgasını oluşturmadaki etkisinin O’nun belgesellerinin kimliğini oluşturan başlıca etmen olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Konu olarak neyi işlerse işlesin belgesellerinin sinemasal üslubu, yönetmenin gerçeği yorumlayışındaki ayırt edici karakteri niteliğindedir. Bu çalışmada Aytekin’in belgesellerine içeriksel olarak yoğunlaşılmış olsa da yönetmenin sinematografi dilini, özellikle aydınlatmayı ve kamera takibini belgesellerinin sinemasal belirleyeni olarak konumlandırdığı açıkça hissedilmektedir. Aytekin’in bu sinemasal üslubu, gerçeğin bilgisinin belgesel film aracılığıyla estetik olarak da temsil edilebileceğinin ve belgesel yönetmeni olarak özgün ve ayırt edilebilir bir üslup yaratılabileceğinin kanıtı niteliğindedir.
Yol gösterici olarak ele alınan sorular doğrultusunda Hakan Aytekin’in bir belgeselci olarak kimliğini, sinemasal üslubunu, belgesellerinin formunu, gerçeğin belgesel aracılığıyla estetik olarak nasıl temsil edildiğinin irdelenmeye çalışıldığı bu çalışmada; yönetmenin gerçeği yorumlarken, ele aldığı konuya çekim öncesi yaptığı araştırmalar sonucu hakimiyeti, bu hakimiyetin filmlerinin omurgasını oluşturmadaki etkisinin O’nun belgesellerinin kimliğini oluşturan başlıca etmen olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Konu olarak neyi işlerse işlesin belgesellerinin sinemasal üslubu, yönetmenin gerçeği yorumlayışındaki ayırt edici karakteri niteliğindedir. Bu çalışmada Aytekin’in belgesellerine içeriksel olarak yoğunlaşılmış olsa da yönetmenin sinematografi dilini, özellikle aydınlatmayı ve kamera takibini belgesellerinin sinemasal belirleyeni olarak konumlandırdığı açıkça hissedilmektedir. Aytekin’in bu sinemasal üslubu, gerçeğin bilgisinin belgesel film aracılığıyla estetik olarak da temsil edilebileceğinin ve belgesel yönetmeni olarak özgün ve ayırt edilebilir bir üslup yaratılabileceğinin kanıtı niteliğindedir.