Bu kitapta, hayatının baharında, henüz 21 yaşında, çiçeği burnunda sınıf öğretmeni ve henüz iki aylık evli iken geçirdiği bir trafik kazası sonucu omurilik felçlisi olan, ancak tekerlekli sandalyeye mahkum olmasına ve yaşadıkları onca badirelere rağmen 22 yıl süresince birbirlerinden ayrılmayan, büyük bir sevgi ve aşkla birbirlerine olan bağlılıklarıyla bu günlere gelen bir ailenin, yılmadan, cesur, sabırlı, kararlı ve azimli gerçek bir hayat hikayesi ve mücadelesi anlatılmaktadır.
DEBİ-DER ile tanıştıktan sonra ve Dernek Başkanı Oğuz Saygın'ın: “En çok ne yapmak isterdin?” sorusu üzerine “Hayatımı yazmak isterdim.” diye cevap veren Sedat'ın, ilk defa kalemi eline almasıyla başlayan ve yaşanan gerçek hikayesi…
Sedat çok mutluydu. Çünkü yazarak bir hedefini daha gerçekleştirmişti. Hiçbir şeye bitti diye üzülmedi. Aksine “yaşandı ve tecrübe sahibi oldum” diye sevindi ve kim bilir ikinci kitabını da yazmaya başlamıştır bile. O, şimdi geleceğe daha güvenle bakıyor…
Bu kitapta, hayatının baharında, henüz 21 yaşında, çiçeği burnunda sınıf öğretmeni ve henüz iki aylık evli iken geçirdiği bir trafik kazası sonucu omurilik felçlisi olan, ancak tekerlekli sandalyeye mahkum olmasına ve yaşadıkları onca badirelere rağmen 22 yıl süresince birbirlerinden ayrılmayan, büyük bir sevgi ve aşkla birbirlerine olan bağlılıklarıyla bu günlere gelen bir ailenin, yılmadan, cesur, sabırlı, kararlı ve azimli gerçek bir hayat hikayesi ve mücadelesi anlatılmaktadır.
DEBİ-DER ile tanıştıktan sonra ve Dernek Başkanı Oğuz Saygın'ın: “En çok ne yapmak isterdin?” sorusu üzerine “Hayatımı yazmak isterdim.” diye cevap veren Sedat'ın, ilk defa kalemi eline almasıyla başlayan ve yaşanan gerçek hikayesi…
Sedat çok mutluydu. Çünkü yazarak bir hedefini daha gerçekleştirmişti. Hiçbir şeye bitti diye üzülmedi. Aksine “yaşandı ve tecrübe sahibi oldum” diye sevindi ve kim bilir ikinci kitabını da yazmaya başlamıştır bile. O, şimdi geleceğe daha güvenle bakıyor…