Yâsîn sûresi ulûhiyyet, nübüvvet ve âhirete dair temel inanç esaslarının konu edildiği Mekkî sûrelerdendir. Sahih rivayetlerde Kalbü’l-Kur’ân olarak isimlendirilen bu surede yaratılışın/varlığın sırrının ve amacının müdellel bir şekilde ortaya koyulduğu görülmektedir. Sûrenin hedef kitlesi akaidi bozuk, ahlakı yozlaşmış, inatla inkâr tarafında yer alan müşrik güruhtur. Sûrenin farklı bölümlerine serpiştirilmiş âyetler, Mekkeli müşriklerin düşünce yapıları, maddi değerlere bakış açıları, ekonomik düzenleri ve sosyal ilişkilerine dair tespit yapabilme imkânı sunmaktadır. Sûrede Allah’ın kudretine, ilmine ve vahdaniyetine dair kevnî, iberî, gaybî ve tenzîlî âyetler peş peşe olağanüstü bir örgüyle sıralanmıştır.
Yâsîn sûresinde, temel inanç ilkeleri ortaya koyulurken serdedilen delillerin hem âyet hem de nimet olarak okunabilmesi, bir yandan sûrenin hitap kapsamını genişletmiş diğer yandan bu delillerin algılanmasındaki seviye farklılığını ortaya koymuştur. Aynı şekilde kevnî âyetlerin aklî delillere mesnet kılınması ya da bu delillerle iç içe zikredilmesi insanın, hakikatin tecelligâhı olan kainatla ilişkisini geniş bir yelpazeye açmıştır. Bu bağlamda Yâsîn sûresinin kişiyi bir defasında kendisine, diğer seferinde etrafına ve gayba çevirip ruhları ve akılları ihya ettiği görülür.
Yâsîn sûresi ulûhiyyet, nübüvvet ve âhirete dair temel inanç esaslarının konu edildiği Mekkî sûrelerdendir. Sahih rivayetlerde Kalbü’l-Kur’ân olarak isimlendirilen bu surede yaratılışın/varlığın sırrının ve amacının müdellel bir şekilde ortaya koyulduğu görülmektedir. Sûrenin hedef kitlesi akaidi bozuk, ahlakı yozlaşmış, inatla inkâr tarafında yer alan müşrik güruhtur. Sûrenin farklı bölümlerine serpiştirilmiş âyetler, Mekkeli müşriklerin düşünce yapıları, maddi değerlere bakış açıları, ekonomik düzenleri ve sosyal ilişkilerine dair tespit yapabilme imkânı sunmaktadır. Sûrede Allah’ın kudretine, ilmine ve vahdaniyetine dair kevnî, iberî, gaybî ve tenzîlî âyetler peş peşe olağanüstü bir örgüyle sıralanmıştır.
Yâsîn sûresinde, temel inanç ilkeleri ortaya koyulurken serdedilen delillerin hem âyet hem de nimet olarak okunabilmesi, bir yandan sûrenin hitap kapsamını genişletmiş diğer yandan bu delillerin algılanmasındaki seviye farklılığını ortaya koymuştur. Aynı şekilde kevnî âyetlerin aklî delillere mesnet kılınması ya da bu delillerle iç içe zikredilmesi insanın, hakikatin tecelligâhı olan kainatla ilişkisini geniş bir yelpazeye açmıştır. Bu bağlamda Yâsîn sûresinin kişiyi bir defasında kendisine, diğer seferinde etrafına ve gayba çevirip ruhları ve akılları ihya ettiği görülür.