Karlı bir gece vakti.
Ara sıra yağmur da serpiştiriyor.
Önceki günlerde yağan kar, yer yer buz olmuş.
Yol kayganlaşmış.
Karın örttüğü buza basıp düştüm birkaç kere. Sanki İstanbul'da değil de Hakkâri'de bir mevsim. Kendi kendime gülüp, kendi kendime kızıp kalktım yerden. Sağa sola baktım. Gören var mı diye. Gece vakti olduğu için kimseler yoktu şükür.
Yol yokuş.
Yokuşun başında duvara bir levha çakmışlar.
Öykü Çıkmazı...
Kâmil Yeşil, edebiyatın işaret taşlarını takip ederek, okurunu hikâyeden hikâyeye açılan bir anlatı ufkuna götürüyor. Yazardan kışkırtıcı, merak uyandıran ve öykü yazıcılığının farklı bir boyutunu gözler önüne seren kritik niteliğinde yeni bir çalışma daha.
Karlı bir gece vakti.
Ara sıra yağmur da serpiştiriyor.
Önceki günlerde yağan kar, yer yer buz olmuş.
Yol kayganlaşmış.
Karın örttüğü buza basıp düştüm birkaç kere. Sanki İstanbul'da değil de Hakkâri'de bir mevsim. Kendi kendime gülüp, kendi kendime kızıp kalktım yerden. Sağa sola baktım. Gören var mı diye. Gece vakti olduğu için kimseler yoktu şükür.
Yol yokuş.
Yokuşun başında duvara bir levha çakmışlar.
Öykü Çıkmazı...
Kâmil Yeşil, edebiyatın işaret taşlarını takip ederek, okurunu hikâyeden hikâyeye açılan bir anlatı ufkuna götürüyor. Yazardan kışkırtıcı, merak uyandıran ve öykü yazıcılığının farklı bir boyutunu gözler önüne seren kritik niteliğinde yeni bir çalışma daha.