“Her şeye rağmen ıslak gözleri insana ıstırap verecek kadar umutla doluydu. Hâlâ hayattaydı, bedeni hâlâ sıcaktı, inancı hâlâ şu kötülüklerle dolu dünyada çiçekler açtıracak güçteydi. Kırmızı onun için kan, ölüm, savaş demek değildi hiçbir zaman. Kırmızı onun için sevdiği kızın güzel saçlarına taktığı güller demekti, aşk demekti.”
Kendi Gücünün Farkına Varan Bir Adamın Yeniden Doğuş Manifestosu!
Sabrin İsmetli ilk romanı Yeniden Doğuş’ta, uçuruma delicesine bir tutkuyla koşanların hikâyesini anlatıyor. Varoluşçuluk felsefesinin derinliklerine doğru çıktığımız bu şaşırtıcı yolculukta seçimlerimizin ihtişamıyla, özgürlüğümüzün sınırsızlığıyla karşı karşıya geliyoruz. Toplumsal baskının, yapay değerlerin, korkuların, çelişkilerin yok ettiği bireylerin içsel çığlıklarına en yakından tanıklık ediyoruz.
Bir tarafta aşka, adalete, özgürlüğe inananlar diğer tarafta yakanlar, yıkanlar, yok edenler... Beklenmedik bir ihanet, zalimliğin ortasında inadına yeşeren umut, tutku dolu bir aşk...
“Her şeye rağmen ıslak gözleri insana ıstırap verecek kadar umutla doluydu. Hâlâ hayattaydı, bedeni hâlâ sıcaktı, inancı hâlâ şu kötülüklerle dolu dünyada çiçekler açtıracak güçteydi. Kırmızı onun için kan, ölüm, savaş demek değildi hiçbir zaman. Kırmızı onun için sevdiği kızın güzel saçlarına taktığı güller demekti, aşk demekti.”
Kendi Gücünün Farkına Varan Bir Adamın Yeniden Doğuş Manifestosu!
Sabrin İsmetli ilk romanı Yeniden Doğuş’ta, uçuruma delicesine bir tutkuyla koşanların hikâyesini anlatıyor. Varoluşçuluk felsefesinin derinliklerine doğru çıktığımız bu şaşırtıcı yolculukta seçimlerimizin ihtişamıyla, özgürlüğümüzün sınırsızlığıyla karşı karşıya geliyoruz. Toplumsal baskının, yapay değerlerin, korkuların, çelişkilerin yok ettiği bireylerin içsel çığlıklarına en yakından tanıklık ediyoruz.
Bir tarafta aşka, adalete, özgürlüğe inananlar diğer tarafta yakanlar, yıkanlar, yok edenler... Beklenmedik bir ihanet, zalimliğin ortasında inadına yeşeren umut, tutku dolu bir aşk...