Aradan çok geçmedi, birkaç gün sonra bastonu gömdüğümüz yerden yeşil bir sürgün fışkırdığını gördük hayretle. Bir iki derken sürgün, küçük bir ağaca dönüştü. Serviye benziyordu. Daha sonra duyduk ki o servinin yanından geçenler fırtınalı havalarda tok sesli dedelerin, Kafdağı’nın ardında yaşayan devlerin masallarını anlattığını işitmişler. Peygamberlerden sahabelere, Özbekler Tekkesi’nden Ayasofya’ya, tarihî yerlerin ve kahramanların çocuk diliyle anlatıldığı bu eserde; nineden toruna ve okurların kalbine dokunacak inciler saçılıyor. Rabia Berna Tümkor, yaşlı, huysuz bir ninenin bastonuna ilkbahar resmi çiziyor. Çocuk hayretiyle daha dikkatli bakmak lazım. Hiçbir şey görüldüğü gibi değil. İçine sevgi girdiğinde yıllarca çocukları korkutmaya yarayan sopa, bir servi ağacına dönüyor. Bastonun gömüldüğü yerden bir sürgün fışkırıyor, her yer yemyeşil. Hikâye içinde hikâye, Halide teyzenin yüzünde bahar.
Aradan çok geçmedi, birkaç gün sonra bastonu gömdüğümüz yerden yeşil bir sürgün fışkırdığını gördük hayretle. Bir iki derken sürgün, küçük bir ağaca dönüştü. Serviye benziyordu. Daha sonra duyduk ki o servinin yanından geçenler fırtınalı havalarda tok sesli dedelerin, Kafdağı’nın ardında yaşayan devlerin masallarını anlattığını işitmişler. Peygamberlerden sahabelere, Özbekler Tekkesi’nden Ayasofya’ya, tarihî yerlerin ve kahramanların çocuk diliyle anlatıldığı bu eserde; nineden toruna ve okurların kalbine dokunacak inciler saçılıyor. Rabia Berna Tümkor, yaşlı, huysuz bir ninenin bastonuna ilkbahar resmi çiziyor. Çocuk hayretiyle daha dikkatli bakmak lazım. Hiçbir şey görüldüğü gibi değil. İçine sevgi girdiğinde yıllarca çocukları korkutmaya yarayan sopa, bir servi ağacına dönüyor. Bastonun gömüldüğü yerden bir sürgün fışkırıyor, her yer yemyeşil. Hikâye içinde hikâye, Halide teyzenin yüzünde bahar.