Yeşil Eşarp Kırmızı Fistan

Stok Kodu:
9786052494561
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
144
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%30 indirimli
132,00TL
92,40TL
Taksitli fiyat: 9 x 11,29TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786052494561
938597
Yeşil Eşarp Kırmızı Fistan
Yeşil Eşarp Kırmızı Fistan
92.40

“Ben yandım anasızdım, Hikmet'imin günahı neydi, benim yaşadıklarıma kimin kalbi dayanırdı ki onunki dayansın?” diye iç geçirdi Halime. Hikmet'im haftalarca yalvardı, bekledi ikna etmeye çalıştı Zekiye Nine'yi.

“Ayırma bizi, kıyma bize ben Fidan'a değil Halime'ye sevdalıyım.” dediyse de “Daha küçüksünüz, büyüyünce unutursunuz,” dediler, kıydılar Hikmet'imin gençliğine!”

Son bir görevi kalmıştı Halime'nin yapmayı düşündüğü. Yerdeki külleri kara çula doldurdu, dört köşesini birbirinin ucuyla bağlayıp, söğüt ağacının altını hızla terk etti. Gözleri kan çanağına dönmüş, kararlı, azimli bir anne olarak Samet'in kapısını çaldı. Kara çulu içindeki külleriyle fırlattı attı Samet'in önüne:

“İşte bana evlilik diye yaşattıklarınız, Allah hepinizin belasını verecek, ben de göreceğim o günleri!” dedi ve oğlunu kaptığı gibi sırtına bindirdi. Kendinden emin adımlarla yürümeye başladığında kimse “Gitme, kal!” demeye cesaret edemedi.

Kafasında yeşil, kırmızı ve morun kendisini rahatsız edemeyeceği yerin arayışı vardı.

“Ben yandım anasızdım, Hikmet'imin günahı neydi, benim yaşadıklarıma kimin kalbi dayanırdı ki onunki dayansın?” diye iç geçirdi Halime. Hikmet'im haftalarca yalvardı, bekledi ikna etmeye çalıştı Zekiye Nine'yi.

“Ayırma bizi, kıyma bize ben Fidan'a değil Halime'ye sevdalıyım.” dediyse de “Daha küçüksünüz, büyüyünce unutursunuz,” dediler, kıydılar Hikmet'imin gençliğine!”

Son bir görevi kalmıştı Halime'nin yapmayı düşündüğü. Yerdeki külleri kara çula doldurdu, dört köşesini birbirinin ucuyla bağlayıp, söğüt ağacının altını hızla terk etti. Gözleri kan çanağına dönmüş, kararlı, azimli bir anne olarak Samet'in kapısını çaldı. Kara çulu içindeki külleriyle fırlattı attı Samet'in önüne:

“İşte bana evlilik diye yaşattıklarınız, Allah hepinizin belasını verecek, ben de göreceğim o günleri!” dedi ve oğlunu kaptığı gibi sırtına bindirdi. Kendinden emin adımlarla yürümeye başladığında kimse “Gitme, kal!” demeye cesaret edemedi.

Kafasında yeşil, kırmızı ve morun kendisini rahatsız edemeyeceği yerin arayışı vardı.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat