Elinizdeki kitap, bir fenomen olarak karşımıza çıkan Doğu Karadeniz Bölgesi Kalkınma Projesi Eylem Planı’nın parçası olan “Yeşil Yol Projesi”nin insana, topluma ve doğaya etkilerini tarihsel, ilişkisel ve bütünlüklü bir çerçevede analizi ve olası sonuçları tartışmaya açmaktadır. Yazarımız inceleme konusunu açıklayabilmek için öncelikle eleştirinin pratik bağlamlardan soyutlanmış fenomenin sınırlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan, eleştirel bir analize tabi tutar. Fenomenin ya da “şeyin kendisi” Karel Kosik’in de çok güzel ifade ettiği gibi “var olanın varlığı kendini dolaysızca ve anda göstermez.” Günlük dilde görünüşler dünyası gerçeklikle ilgili tüm anlamını kendi üzerine alarak, görünüşte kendilerini gerçek dünya gibi sunulurlar. Oysaki, yazarımız diyalektik yöntemi kullanarak “şeyin kendisini” verili hallerini kabul etmeyerek irdelemeye tabi tutar; bütünden parçaya, sistemden içeriye ilişkisel bağlantıları kurarak teşhir eder ve yeniden düşünsel inşayı gerçekleştirir.
Doç. Dr. Berna Güler
“Yeşil Yol Projesi”nde “yeşil” ifadesinin kullanılması oldukça anlamlı. Kamusunu kaybetmiş devlet şirketleştiği ölçüde, şirketlerle birlikte “kamu özel işbirliği” ve “kamu ihaleleri” üzerinden doğayı sermaye birikim sürecine çekiyorlar. Türkiye gibi ulus devletler ve sermayeler dünya ölçeğinde devam eden sürece belirli bir gecikme ile katılıyorlar. Derinleşerek genişleyen birikim sürecine etkin bir şekilde (görece artı-değer üzerinden) dahil olamayan devlet-sermayeler daha fazla doğaya yöneliyorlar. Son yıllarda Türkiye’de siyasi iktidarın “kalkınma” ideolojisi üzerinden meşrulaştırdığı “projeler” doğayı tahrip ettiği ölçüde projenin konusu olan mekanlarda yaşayan toplulukların yaşam ortamını da olumsuz etkiliyor.
Yazarımız Derya İnce “nedenlerini kaybetmiş tahribatı” kavramsal düzeyde ele alıp incelemekle yetinmeyip yıkım sürecini yaşayanların arasına katılarak onların düşüncelerini de bizimle paylaşıyor. “Şirket kim lan şirket kim” diye dile gelen haklı isyanlara yıkımın nedenlerini açıklayacak bir çalışma. “Şirketi”, şirketin içinde yer aldığı sermaye birikimini ve şirketleşen devletlerin neden doğaya yöneldiğini yaşamın içinden dile getiriyor kitabımız.
Prof. Dr. Fuat Ercan
Elinizdeki kitap, bir fenomen olarak karşımıza çıkan Doğu Karadeniz Bölgesi Kalkınma Projesi Eylem Planı’nın parçası olan “Yeşil Yol Projesi”nin insana, topluma ve doğaya etkilerini tarihsel, ilişkisel ve bütünlüklü bir çerçevede analizi ve olası sonuçları tartışmaya açmaktadır. Yazarımız inceleme konusunu açıklayabilmek için öncelikle eleştirinin pratik bağlamlardan soyutlanmış fenomenin sınırlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan, eleştirel bir analize tabi tutar. Fenomenin ya da “şeyin kendisi” Karel Kosik’in de çok güzel ifade ettiği gibi “var olanın varlığı kendini dolaysızca ve anda göstermez.” Günlük dilde görünüşler dünyası gerçeklikle ilgili tüm anlamını kendi üzerine alarak, görünüşte kendilerini gerçek dünya gibi sunulurlar. Oysaki, yazarımız diyalektik yöntemi kullanarak “şeyin kendisini” verili hallerini kabul etmeyerek irdelemeye tabi tutar; bütünden parçaya, sistemden içeriye ilişkisel bağlantıları kurarak teşhir eder ve yeniden düşünsel inşayı gerçekleştirir.
Doç. Dr. Berna Güler
“Yeşil Yol Projesi”nde “yeşil” ifadesinin kullanılması oldukça anlamlı. Kamusunu kaybetmiş devlet şirketleştiği ölçüde, şirketlerle birlikte “kamu özel işbirliği” ve “kamu ihaleleri” üzerinden doğayı sermaye birikim sürecine çekiyorlar. Türkiye gibi ulus devletler ve sermayeler dünya ölçeğinde devam eden sürece belirli bir gecikme ile katılıyorlar. Derinleşerek genişleyen birikim sürecine etkin bir şekilde (görece artı-değer üzerinden) dahil olamayan devlet-sermayeler daha fazla doğaya yöneliyorlar. Son yıllarda Türkiye’de siyasi iktidarın “kalkınma” ideolojisi üzerinden meşrulaştırdığı “projeler” doğayı tahrip ettiği ölçüde projenin konusu olan mekanlarda yaşayan toplulukların yaşam ortamını da olumsuz etkiliyor.
Yazarımız Derya İnce “nedenlerini kaybetmiş tahribatı” kavramsal düzeyde ele alıp incelemekle yetinmeyip yıkım sürecini yaşayanların arasına katılarak onların düşüncelerini de bizimle paylaşıyor. “Şirket kim lan şirket kim” diye dile gelen haklı isyanlara yıkımın nedenlerini açıklayacak bir çalışma. “Şirketi”, şirketin içinde yer aldığı sermaye birikimini ve şirketleşen devletlerin neden doğaya yöneldiğini yaşamın içinden dile getiriyor kitabımız.
Prof. Dr. Fuat Ercan