Son yıllarda karşı karşıya kaldığımız ve tüm insanlığı derinden etkileyen küresel ısınma ve buna bağlı olarak oluşan iklim krizi, son yüz elli yılın sosyoekonomik pratiklerinin ne denli yanlış olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Dünyada sınırsız, bitip tükenmez gibi düşündüğümüz pek çok kaynağın, hammaddenin aslında ne kadar hızlı bir şekilde yok olabileceğini ve canlı yaşamlarını da aynı şekilde etkileyebileceğini, yaşadığımız iklim krizi ile artık net bir şekilde görüyoruz. İnsan, kalkınma ve gelişmişlik adına attığı her adımda yegâne yaşam alanı olan dünyayı geri dönülmez felaketlerin yaşandığı bir yer olmanın eşiğine biraz daha yaklaştırdı. Küresel ısınma, biyolojik çeşitliliğin azalması, ekolojik istikrarsızlık, iklim değişikliği ve çevre kirliliği gibi küresel sorunlar artık hepimizin yüzleşmesi gereken bir noktaya geldi. Sürekli artan dünya nüfusu, buna bağlı olarak ortaya çıkan ve küreselleşen çevre sorunları sürdürülebilir bir yaşam ve dünyamızın geleceği adına tüm insanlığı daha sorumlu ve bilinçli davranmaya mecbur bırakmaktadır. Bu nedenledir ki dünyanın ve insanlığın geleceği için üstlendiğimiz yükümlülükler her alanda bizleri yeşil bir duyarlılığa sevk etmektedir. Bu anlamda karşımıza çıkan önemli kavramlardan birisi “yeşil yönetim”dir. Bu kavram, gelecek nesillerin ekonomik krizlere ve çevresel risklere maruz kalmadan, bireylerin refah seviyesini yükselteceği, sosyal eşitliği sağlayabileceği bir dünyayı işaret etmektedir.
Son yıllarda karşı karşıya kaldığımız ve tüm insanlığı derinden etkileyen küresel ısınma ve buna bağlı olarak oluşan iklim krizi, son yüz elli yılın sosyoekonomik pratiklerinin ne denli yanlış olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Dünyada sınırsız, bitip tükenmez gibi düşündüğümüz pek çok kaynağın, hammaddenin aslında ne kadar hızlı bir şekilde yok olabileceğini ve canlı yaşamlarını da aynı şekilde etkileyebileceğini, yaşadığımız iklim krizi ile artık net bir şekilde görüyoruz. İnsan, kalkınma ve gelişmişlik adına attığı her adımda yegâne yaşam alanı olan dünyayı geri dönülmez felaketlerin yaşandığı bir yer olmanın eşiğine biraz daha yaklaştırdı. Küresel ısınma, biyolojik çeşitliliğin azalması, ekolojik istikrarsızlık, iklim değişikliği ve çevre kirliliği gibi küresel sorunlar artık hepimizin yüzleşmesi gereken bir noktaya geldi. Sürekli artan dünya nüfusu, buna bağlı olarak ortaya çıkan ve küreselleşen çevre sorunları sürdürülebilir bir yaşam ve dünyamızın geleceği adına tüm insanlığı daha sorumlu ve bilinçli davranmaya mecbur bırakmaktadır. Bu nedenledir ki dünyanın ve insanlığın geleceği için üstlendiğimiz yükümlülükler her alanda bizleri yeşil bir duyarlılığa sevk etmektedir. Bu anlamda karşımıza çıkan önemli kavramlardan birisi “yeşil yönetim”dir. Bu kavram, gelecek nesillerin ekonomik krizlere ve çevresel risklere maruz kalmadan, bireylerin refah seviyesini yükselteceği, sosyal eşitliği sağlayabileceği bir dünyayı işaret etmektedir.