İnsan sosyal bir varlık olarak toplumda sosyalleşir ve farklı boyutlarda ilişkiler geliştirir. Benzer perspektife sahip, benzer düşünen ve davranan insanların birlikteliği de sosyal ilişkilerin merkezinde yer alır ve insanlık tarihi boyunca bunu gözlemlemekteyiz. Zira insan ve toplumun bir doğası olarak benzer düşünen ve davranan insanların etkileşimi kaçınılmazdır. Gelip geçicilik durumundan uzak bir yapı ve sistem oluşturmuş ve insanların iradeleri ile dahil oldukları bu birliktelikler çok genel anlamda sosyal grup şeklinde tanımlanırlar. Şayet grubun bir araya gelme saiki “dini” ise, bu durumda dini gruplardan ve/veya daha yaygın kullanımıyla cemaatlerden bahsediyoruz demektir.
Genelde din özelde İslam’ın tarihine kabaca bir göz atış, dinamik bir dini gruplar tarihi kadar dini gruplarda çeşitliliği de karşımıza çıkarmaktadır. İlk vahyin inmesinin hemen ardından “Erkam’ın Evi”nde oluşan ilk grup Medine’ye hicretle birlikte cemaat ve fırkaların oluşumunu mümkün kılmıştır. Hz. Peygamber’in (SAV) irtihalinin hemen ardından sosyal ve siyasal olaylarla etkileşimleri içerisinde farklı mezhep, tarikat, cemaat vb. yapılar görülmeye başlandı. Kimi zaman gerilimli ilişkiler üretse de, son kertede dini gruplar toplumsal gerçekliğin bir parçası olarak sivil çeşitlilik ve farklılığı göstermesi
İnsan sosyal bir varlık olarak toplumda sosyalleşir ve farklı boyutlarda ilişkiler geliştirir. Benzer perspektife sahip, benzer düşünen ve davranan insanların birlikteliği de sosyal ilişkilerin merkezinde yer alır ve insanlık tarihi boyunca bunu gözlemlemekteyiz. Zira insan ve toplumun bir doğası olarak benzer düşünen ve davranan insanların etkileşimi kaçınılmazdır. Gelip geçicilik durumundan uzak bir yapı ve sistem oluşturmuş ve insanların iradeleri ile dahil oldukları bu birliktelikler çok genel anlamda sosyal grup şeklinde tanımlanırlar. Şayet grubun bir araya gelme saiki “dini” ise, bu durumda dini gruplardan ve/veya daha yaygın kullanımıyla cemaatlerden bahsediyoruz demektir.
Genelde din özelde İslam’ın tarihine kabaca bir göz atış, dinamik bir dini gruplar tarihi kadar dini gruplarda çeşitliliği de karşımıza çıkarmaktadır. İlk vahyin inmesinin hemen ardından “Erkam’ın Evi”nde oluşan ilk grup Medine’ye hicretle birlikte cemaat ve fırkaların oluşumunu mümkün kılmıştır. Hz. Peygamber’in (SAV) irtihalinin hemen ardından sosyal ve siyasal olaylarla etkileşimleri içerisinde farklı mezhep, tarikat, cemaat vb. yapılar görülmeye başlandı. Kimi zaman gerilimli ilişkiler üretse de, son kertede dini gruplar toplumsal gerçekliğin bir parçası olarak sivil çeşitlilik ve farklılığı göstermesi