Yılanın Ağzındaki Kuş Gibi

Stok Kodu:
9786257537537
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
232
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-05
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%24 indirimli
154,00TL
117,04TL
Taksitli fiyat: 9 x 14,30TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786257537537
1244642
Yılanın Ağzındaki Kuş Gibi
Yılanın Ağzındaki Kuş Gibi
117.04

Yılanın ağzındaki kuşun çığlığı, aslında yaşamın çığlığıdır

Ülkenin dört bir yanından çığlıklar yükseliyor. Maden uğruna talan edilen köylerin, Çal Dağı’nda kardeşçe yaşayan ağaçların, Madra’da yok olmasına göz yumulan börtü böceğin çığlığı…

Kuş yılanın ağzında olsa bile teslim olmuş değil; direnmeye ve savaşmaya devam ediyor. Memleketin insanları da öyle. Şirketlere, patronlara ve rant sistemine karşı var güçle direniyorlar. Dün Büyüknohutçular, bugün Sebahat Abla, yarın başka yaşam savunucuları…

Yazar ekoloji mücadelesinin içinden birisi. Kaleme aldığı yaşam öykülerine bizzat tanıklık ediyor. Hoyratça dalları kırılan Sedir ağaçlarının, kayyımın elinde tarihe gömülen Diyarbakır surlarının, Çine ve Gökbel dağlarında yaşamını yitiren madencilerin, silikozis hastası olup mum gibi sevdiklerinin önünde eriyip bitenlerin ve yarası merhem tutmayan işçilerin hikâyesini anlatıyor Özer Akdemir.

Anlıyoruz ki doğa bize muhtaç değil, biz doğaya muhtacız. Biz yalnızca kendimizi yok ederiz. Yaşam, ardıç kuşu yavrularının gösterdiği gibi, ölümün kıyısında bile mutlaka yolunu bulur.

Yılanın ağzındaki kuşun çığlığı, aslında yaşamın çığlığıdır

Ülkenin dört bir yanından çığlıklar yükseliyor. Maden uğruna talan edilen köylerin, Çal Dağı’nda kardeşçe yaşayan ağaçların, Madra’da yok olmasına göz yumulan börtü böceğin çığlığı…

Kuş yılanın ağzında olsa bile teslim olmuş değil; direnmeye ve savaşmaya devam ediyor. Memleketin insanları da öyle. Şirketlere, patronlara ve rant sistemine karşı var güçle direniyorlar. Dün Büyüknohutçular, bugün Sebahat Abla, yarın başka yaşam savunucuları…

Yazar ekoloji mücadelesinin içinden birisi. Kaleme aldığı yaşam öykülerine bizzat tanıklık ediyor. Hoyratça dalları kırılan Sedir ağaçlarının, kayyımın elinde tarihe gömülen Diyarbakır surlarının, Çine ve Gökbel dağlarında yaşamını yitiren madencilerin, silikozis hastası olup mum gibi sevdiklerinin önünde eriyip bitenlerin ve yarası merhem tutmayan işçilerin hikâyesini anlatıyor Özer Akdemir.

Anlıyoruz ki doğa bize muhtaç değil, biz doğaya muhtacız. Biz yalnızca kendimizi yok ederiz. Yaşam, ardıç kuşu yavrularının gösterdiği gibi, ölümün kıyısında bile mutlaka yolunu bulur.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat