İdamın arifesinde yolda karşılaştığı arkadaşı, tanıdığı birinin idam edileceğinden söz etmişti ama ismini söylememişti.
*
“Kirli tabancayı…” dedi şaşırmış bir yüzle.
“Niçin almış ki ortada herhangi bir sebep yokken?”
*
Peki ama Hazreti İbrahim’in Baltası diye bir şey var mıydı, varsa da bugüne kadar toprağa karışmadan sağlam
kalabilir miydi?
*
Peygamber’in gittiği yoldan gidecek, bastığı toprağa basacak, içtiği sudan içeceklerdi.
*
Tetiği düşüren adam, “Bunun mermisi ağzındaydı, kim boşalttı şarjörü?” diye avaz avaz bağırmaya başladı.
“Çabuk arabadan öbür tabancayı getirin.”
*
İhanete dayanamayan yıldızlar en sıcak alevlerini püskürterek gökyüzünden iniyordu. Hararet yüzünü dalga dalga yalıyor, göğsünü dağlıyor, ihanet çemberi boğazını sıktıkça sıkıyordu.
*
Aşkının başka birine gönül vermesi çok ağırdı ama bir de onu bilmek? Aşkının üzerine başka bir aşk koymak?
*
Kürekler bir dolup bir boşalıyordu, bir onun bir bunun elinde, çok aceleleri varmışçasına. Üzerine yığınlarca toprak atılmaktaydı, “Çıkmasın.” diye. Bağırmak, haykırmak istiyordu. “Kalın, gitmeyin!”
İdamın arifesinde yolda karşılaştığı arkadaşı, tanıdığı birinin idam edileceğinden söz etmişti ama ismini söylememişti.
*
“Kirli tabancayı…” dedi şaşırmış bir yüzle.
“Niçin almış ki ortada herhangi bir sebep yokken?”
*
Peki ama Hazreti İbrahim’in Baltası diye bir şey var mıydı, varsa da bugüne kadar toprağa karışmadan sağlam
kalabilir miydi?
*
Peygamber’in gittiği yoldan gidecek, bastığı toprağa basacak, içtiği sudan içeceklerdi.
*
Tetiği düşüren adam, “Bunun mermisi ağzındaydı, kim boşalttı şarjörü?” diye avaz avaz bağırmaya başladı.
“Çabuk arabadan öbür tabancayı getirin.”
*
İhanete dayanamayan yıldızlar en sıcak alevlerini püskürterek gökyüzünden iniyordu. Hararet yüzünü dalga dalga yalıyor, göğsünü dağlıyor, ihanet çemberi boğazını sıktıkça sıkıyordu.
*
Aşkının başka birine gönül vermesi çok ağırdı ama bir de onu bilmek? Aşkının üzerine başka bir aşk koymak?
*
Kürekler bir dolup bir boşalıyordu, bir onun bir bunun elinde, çok aceleleri varmışçasına. Üzerine yığınlarca toprak atılmaktaydı, “Çıkmasın.” diye. Bağırmak, haykırmak istiyordu. “Kalın, gitmeyin!”