Biz başka bir iklime girmiştik bile, buz gibi ayranlar geliverdi önümüze, içmeye başladık. Kendimi yabancı hissetmeyeyim diye ara sıra bana atılan emanet bakışlar dışında öyle daldılar ki sohbete, koyulaştıkça koyulaştı laflar. Yalnız, bu ilk gördüğümde bana pek zavallı gelen köylü, laflarıyla yılların kitap kurdu olan ve kimseyi beğenmediğinden adı “Sıfırcı”ya çıkan beni âdeta büyülüyordu. Köyde hayvancılığın bitişini Camus’un felsefesiyle, varoluşçu bir ağızdan anlatıverdi. Utanmasa “Bugün hayvancılık bitti, belki de dün, bilmiyorum…” diyecekti.
Semra Güney Eren, olağan karakterleri, hayatın içinde ve kendine has üslubuyla ele alıyor. Yoğun Bakış, bütünsel açıdan da birbiri ile uyumlu öyküleriyle, akıcı bir şekilde okunacak bir kitap...
Biz başka bir iklime girmiştik bile, buz gibi ayranlar geliverdi önümüze, içmeye başladık. Kendimi yabancı hissetmeyeyim diye ara sıra bana atılan emanet bakışlar dışında öyle daldılar ki sohbete, koyulaştıkça koyulaştı laflar. Yalnız, bu ilk gördüğümde bana pek zavallı gelen köylü, laflarıyla yılların kitap kurdu olan ve kimseyi beğenmediğinden adı “Sıfırcı”ya çıkan beni âdeta büyülüyordu. Köyde hayvancılığın bitişini Camus’un felsefesiyle, varoluşçu bir ağızdan anlatıverdi. Utanmasa “Bugün hayvancılık bitti, belki de dün, bilmiyorum…” diyecekti.
Semra Güney Eren, olağan karakterleri, hayatın içinde ve kendine has üslubuyla ele alıyor. Yoğun Bakış, bütünsel açıdan da birbiri ile uyumlu öyküleriyle, akıcı bir şekilde okunacak bir kitap...