Yusuf Yüzlülere İthafen
44 Yıl sonra yeniden yayınladığımız
Yokuşlarda Susamak Türkiye'nin karanlık yıllarını anlatan bir dönem romanıdır. Ülkenin sağ sol diye kutuplara ayrıldığı gençlerin birbirine kırdırılarak kaos ortamının oluşturulduğu zor zamanları ele almaktadır. Memleket evlatlarının meydan yerine atılarak saf duygularla oyun kurucuların planlarına nasıl alet oldukları edebi bir şekilde işlenmektedir.
Eserde 12 Eylül darbesinin gerçekleşmesine meşru zemin sağlamak amacıyla yurdun her yerinde başlatılan karmaşanın acı bir fotoğrafı çekilmektedir.
Gelecekte ülkeye hizmet edecek vatan evlatlarının kayboluşuna acı bir ah çekmek için yazılan romanda anlatılanlar yaşanılmış olaylardan izler taşımaktadır. Roman kahramanları o dönemi yaşayan kahramanlardan seçilmiştir. İsimleri farklı olsa da maceraları ortaktır.
Türkiye ne zaman kendi yolunu bulup yürüyüşe geçse her zaman önüne “yokuşlar” çıkarılıp engellemelere maruz kalmıştır. Ülkenin kaderi “yokuşlar”la boğuşmakla geçerken genç nesillerin kaderine “yokuşlarda susamak” düşmüştür.
Usta bir yazar olan Yılmaz Yalçıner romanında kuru bir kurguya yaslanmadan kendi şahitliklerini de eserde işlemiş ve bu yönüyle okuyucunun ilgisini canlı tutmayı başarmıştır. O dönemi yaşayan okurlar için hafıza tazelenmesini sağlayan eser yeni nesiller için ibretlik sahneler sunmaktadır. Tarihin tekerrür etmemesi ve ibret alınması açısından günümüz gençlerinin bu kitabı okuması elzemdir.
Kitabın içeriğini yazarın ithaf cümlelerindeki satır aralarından rahatlıkla anlayabiliyoruz. Eseri çetin mücadeleleri birlikte verdiği yakın arkadaşı Şehit Yusuf İmamoğlu ve denizde boğularak rahmeti rahmana kavuşan oğlu Yusuf'a adayan yazar bir anlamda bu ülkenin kaderleri birbirine benzeyen “Yusuf yüzlüler”ine dikkat çekmektedir.
Usta Yazar Yılmaz Yalçıner'in duygu yüklü ithafı şu şekildedir:
"Rahmetli Yusuf İmamoğlu; üniversite yıllarında, şehrin çok uzaklarında bir semtin belediye otobüsünün son durağında indikten sonra, oraya gizlediğimiz çizmeleri giyip çamurlara bata çıka varabildiğimiz nâtamam bir inşaatta birlikte yatıp kalktığımız arkadaşımdı.
Ne yurtta, ne evde kalacak imkânımızın olmadığı yıllardı. Zor yıllardı. Yok yoksul ülke çocuklarının, darbeci sinsi katiller tarafından birbirine kırdırıldığı yıllar.
"Yokuşlarda Susamak"ı yazarken, ileride, uzun yıllar, Medrese-i Yusufiye'de ömür tüketeceğimi de elbette bilmiyordum... "Yusuf”a ve onun hatırasına hürmeten adını verdiğim, yıllar önce denizde kaybettiğim "Yusufum"a hiç bitmeyen hasretle...
Ruhları şâd olsun. Gani Gani rahmet niyazıyla..."
Yusuf Yüzlülere İthafen
44 Yıl sonra yeniden yayınladığımız
Yokuşlarda Susamak Türkiye'nin karanlık yıllarını anlatan bir dönem romanıdır. Ülkenin sağ sol diye kutuplara ayrıldığı gençlerin birbirine kırdırılarak kaos ortamının oluşturulduğu zor zamanları ele almaktadır. Memleket evlatlarının meydan yerine atılarak saf duygularla oyun kurucuların planlarına nasıl alet oldukları edebi bir şekilde işlenmektedir.
Eserde 12 Eylül darbesinin gerçekleşmesine meşru zemin sağlamak amacıyla yurdun her yerinde başlatılan karmaşanın acı bir fotoğrafı çekilmektedir.
Gelecekte ülkeye hizmet edecek vatan evlatlarının kayboluşuna acı bir ah çekmek için yazılan romanda anlatılanlar yaşanılmış olaylardan izler taşımaktadır. Roman kahramanları o dönemi yaşayan kahramanlardan seçilmiştir. İsimleri farklı olsa da maceraları ortaktır.
Türkiye ne zaman kendi yolunu bulup yürüyüşe geçse her zaman önüne “yokuşlar” çıkarılıp engellemelere maruz kalmıştır. Ülkenin kaderi “yokuşlar”la boğuşmakla geçerken genç nesillerin kaderine “yokuşlarda susamak” düşmüştür.
Usta bir yazar olan Yılmaz Yalçıner romanında kuru bir kurguya yaslanmadan kendi şahitliklerini de eserde işlemiş ve bu yönüyle okuyucunun ilgisini canlı tutmayı başarmıştır. O dönemi yaşayan okurlar için hafıza tazelenmesini sağlayan eser yeni nesiller için ibretlik sahneler sunmaktadır. Tarihin tekerrür etmemesi ve ibret alınması açısından günümüz gençlerinin bu kitabı okuması elzemdir.
Kitabın içeriğini yazarın ithaf cümlelerindeki satır aralarından rahatlıkla anlayabiliyoruz. Eseri çetin mücadeleleri birlikte verdiği yakın arkadaşı Şehit Yusuf İmamoğlu ve denizde boğularak rahmeti rahmana kavuşan oğlu Yusuf'a adayan yazar bir anlamda bu ülkenin kaderleri birbirine benzeyen “Yusuf yüzlüler”ine dikkat çekmektedir.
Usta Yazar Yılmaz Yalçıner'in duygu yüklü ithafı şu şekildedir:
"Rahmetli Yusuf İmamoğlu; üniversite yıllarında, şehrin çok uzaklarında bir semtin belediye otobüsünün son durağında indikten sonra, oraya gizlediğimiz çizmeleri giyip çamurlara bata çıka varabildiğimiz nâtamam bir inşaatta birlikte yatıp kalktığımız arkadaşımdı.
Ne yurtta, ne evde kalacak imkânımızın olmadığı yıllardı. Zor yıllardı. Yok yoksul ülke çocuklarının, darbeci sinsi katiller tarafından birbirine kırdırıldığı yıllar.
"Yokuşlarda Susamak"ı yazarken, ileride, uzun yıllar, Medrese-i Yusufiye'de ömür tüketeceğimi de elbette bilmiyordum... "Yusuf”a ve onun hatırasına hürmeten adını verdiğim, yıllar önce denizde kaybettiğim "Yusufum"a hiç bitmeyen hasretle...
Ruhları şâd olsun. Gani Gani rahmet niyazıyla..."