Esra Özgüroğlu’nun 8 ay boyunca İstanbul Metrosunun farklı hatlarında çektiği siyah-beyaz binbeşyüzden fazla kare arasından seçilen yüzden fazla fotoğrafın oluşturduğu bir ilk seri.
Bu seride yer alan fotoğraflarında Esra Özgüroğlu insanların yüzlerindeki anlık, uçucu, sıkıntılı, düşünceli, gizleyen, soran, endişeli, hüzünlü, korkulu, duran kısa süreli kendilik hallerine eşlik ediyor.
Fotoğrafçının gözünden yolculuk halleri, gelip geçici; iki durak arasında ya da deniz aşırı, kısa ya da uzun hatlarda yaptığı yolculuklarda çektiği insan suretleri hayatı maskesizleştirme çabasının öznel belgeleri gibi.
Esra Özgüroğlu bu serisinde yolcuların (hatta belki kendisinin de) tüm koşturma ve gelip geçiciliğin başında, ortasında ya da sonunda; bir başka zaman ya da hayata geçmeden arafda kendiyle kaldığı, onca kalabalığın içinde etrafındakileri neredeyse unuttukları kısa, geçici zamanların hatta anların belleğini oluşturduğu söylenebilir.
Tıpkı fotoğraf gibi…
Esra Özgüroğlu’nun 8 ay boyunca İstanbul Metrosunun farklı hatlarında çektiği siyah-beyaz binbeşyüzden fazla kare arasından seçilen yüzden fazla fotoğrafın oluşturduğu bir ilk seri.
Bu seride yer alan fotoğraflarında Esra Özgüroğlu insanların yüzlerindeki anlık, uçucu, sıkıntılı, düşünceli, gizleyen, soran, endişeli, hüzünlü, korkulu, duran kısa süreli kendilik hallerine eşlik ediyor.
Fotoğrafçının gözünden yolculuk halleri, gelip geçici; iki durak arasında ya da deniz aşırı, kısa ya da uzun hatlarda yaptığı yolculuklarda çektiği insan suretleri hayatı maskesizleştirme çabasının öznel belgeleri gibi.
Esra Özgüroğlu bu serisinde yolcuların (hatta belki kendisinin de) tüm koşturma ve gelip geçiciliğin başında, ortasında ya da sonunda; bir başka zaman ya da hayata geçmeden arafda kendiyle kaldığı, onca kalabalığın içinde etrafındakileri neredeyse unuttukları kısa, geçici zamanların hatta anların belleğini oluşturduğu söylenebilir.
Tıpkı fotoğraf gibi…