“Sen kimsin ki tek başına ayakta duracaktın. Bulaştın ve kendini bu halde görmeye dayanamadın.
Görmeye vesile olacak her şeyden kaçtın. Onun için burada yalnız yaşamaya mahkûmsun. Bütün yapabildiğin bu kadar. Yine de her an tetiktesin, kulağın kirişte. Hep o anı bekliyorsun. Hep o anı arıyor gözlerin. Korkuların nereden dönüp gelecek, seni bulacak diye bekliyor, bekliyorsun. Aradaki süreyi ne kadar uzatabilirsen o kadar iyi. Hepsi bu. Bunlar artık sana son sözlerim. Aslında sen de pekâlâ biliyorsun ya. Ama hâlâ benden bir şeyler saklayabileceğini düşünmen dayanılır gibi değil. Anlamadığımı mı sanıyorsun? Beni öldürmek, parça parça etmek istiyorsun. Yeter, güldürme beni! Üstelik bu durumda bile binbir hesap yapıyorsun. Bir yandan beni zalimlikle itham ediyor, bir yandan suyuma gitmeye çalışıyorsun. Susuyorsun, çünkü her şeye rağmen seni kurtaracak bir şeyler düşünmeyi umuyorsun. İyice tartmadan konuşmak istemiyorsun. Hâlâ vakit çalma peşindesin. Bana ne söyleyip de, nereye, nasıl kaçabileceğini sanıyorsun? Bu umutlanmaların yok mu, hasta ediyor beni, hasta!”
“Sen kimsin ki tek başına ayakta duracaktın. Bulaştın ve kendini bu halde görmeye dayanamadın.
Görmeye vesile olacak her şeyden kaçtın. Onun için burada yalnız yaşamaya mahkûmsun. Bütün yapabildiğin bu kadar. Yine de her an tetiktesin, kulağın kirişte. Hep o anı bekliyorsun. Hep o anı arıyor gözlerin. Korkuların nereden dönüp gelecek, seni bulacak diye bekliyor, bekliyorsun. Aradaki süreyi ne kadar uzatabilirsen o kadar iyi. Hepsi bu. Bunlar artık sana son sözlerim. Aslında sen de pekâlâ biliyorsun ya. Ama hâlâ benden bir şeyler saklayabileceğini düşünmen dayanılır gibi değil. Anlamadığımı mı sanıyorsun? Beni öldürmek, parça parça etmek istiyorsun. Yeter, güldürme beni! Üstelik bu durumda bile binbir hesap yapıyorsun. Bir yandan beni zalimlikle itham ediyor, bir yandan suyuma gitmeye çalışıyorsun. Susuyorsun, çünkü her şeye rağmen seni kurtaracak bir şeyler düşünmeyi umuyorsun. İyice tartmadan konuşmak istemiyorsun. Hâlâ vakit çalma peşindesin. Bana ne söyleyip de, nereye, nasıl kaçabileceğini sanıyorsun? Bu umutlanmaların yok mu, hasta ediyor beni, hasta!”