Nurdan sessiz ve sakin bir şekilde dinlerken Manas’ın konuşmalarını, gözlerini uzaklara dikti. "Keşkeli cümleleri kur Müslüman Çocuk!" dedi, "Gerçekten çok ihtiyacım var o cümlelere." Bazen düşünmeden edemiyorum. Olanlara eğilmek yerine mücadele etseydim belki de bu yaşananlar daha farklı yaşanacaktı. İşte o zaman bazen, ‘Keşke!..’ diyorum, ‘Acaba insan kendi kaderini kendi mi yazıyor?’ diye hayıflanıyorum akıp giden yıllarıma." Nurdan’ın gözleri nemlenmişti. "Bizimki!" dedi, "Sevgi değil demek yanlış da değil doğru da değil. Ama senin bana duyduğun hislerin aşk olmadığı kesin Müslüman Çocuk. Eğer sen gerçekten âşık olsaydın, ‘Yok beni kabul edersen gelirim giderim.’ diye konuşmazdın, doğrudan yapardın yapacağını. Hoş böyle bir beklentim de yok ama anlayasın diye söylüyorum. Gerçek aşkta şart şurt olmaz. Gerçek âşıklar atarlar kendilerini ateşe, ‘Gül bahçesi mi, ateş çemberi mi?’ diye hesap yapmazlar, düşünmezler. O zaman diyeceksin ki neydi olanlar, onca yaşananlar? Alışkanlıktı Manas, alışkanlık! Ama öyle laf ola beri gele cinsinden değil. Alkol gibi, sigara gibi, uyuşturucu gibi, Bırakmak istersin ama vazgeçemezsin işte onun gibi. Bizimkisi tutkulu alışkanlık olduğu için zarar verdi. Yanlış biliyorsun Manas! Aşk zarar vermez, ilk başlangıçta öyle zannedilir ama değil. Çünkü hakiki âşık kendini yakar da karşısındakini yakmaya asla kıyamaz. O zaman geriye bir tek şey kalıyor Müslüman Çocuk, ‘Dostluk!’ Biz her ikimiz alışkanlığımızı dostluğa çeviremedik, başaramadık. Ben şimdi sana desem ki, ‘Bırak yaşananları geride, işine gücüne bak.’ Sen de ben de biliyoruz ki, bu artık mümkün değil. O zaman geriye sadece dost olmak kalıyor. Dostluğun kimseye zararı dokunmaz Manas!"
Nurdan sessiz ve sakin bir şekilde dinlerken Manas’ın konuşmalarını, gözlerini uzaklara dikti. "Keşkeli cümleleri kur Müslüman Çocuk!" dedi, "Gerçekten çok ihtiyacım var o cümlelere." Bazen düşünmeden edemiyorum. Olanlara eğilmek yerine mücadele etseydim belki de bu yaşananlar daha farklı yaşanacaktı. İşte o zaman bazen, ‘Keşke!..’ diyorum, ‘Acaba insan kendi kaderini kendi mi yazıyor?’ diye hayıflanıyorum akıp giden yıllarıma." Nurdan’ın gözleri nemlenmişti. "Bizimki!" dedi, "Sevgi değil demek yanlış da değil doğru da değil. Ama senin bana duyduğun hislerin aşk olmadığı kesin Müslüman Çocuk. Eğer sen gerçekten âşık olsaydın, ‘Yok beni kabul edersen gelirim giderim.’ diye konuşmazdın, doğrudan yapardın yapacağını. Hoş böyle bir beklentim de yok ama anlayasın diye söylüyorum. Gerçek aşkta şart şurt olmaz. Gerçek âşıklar atarlar kendilerini ateşe, ‘Gül bahçesi mi, ateş çemberi mi?’ diye hesap yapmazlar, düşünmezler. O zaman diyeceksin ki neydi olanlar, onca yaşananlar? Alışkanlıktı Manas, alışkanlık! Ama öyle laf ola beri gele cinsinden değil. Alkol gibi, sigara gibi, uyuşturucu gibi, Bırakmak istersin ama vazgeçemezsin işte onun gibi. Bizimkisi tutkulu alışkanlık olduğu için zarar verdi. Yanlış biliyorsun Manas! Aşk zarar vermez, ilk başlangıçta öyle zannedilir ama değil. Çünkü hakiki âşık kendini yakar da karşısındakini yakmaya asla kıyamaz. O zaman geriye bir tek şey kalıyor Müslüman Çocuk, ‘Dostluk!’ Biz her ikimiz alışkanlığımızı dostluğa çeviremedik, başaramadık. Ben şimdi sana desem ki, ‘Bırak yaşananları geride, işine gücüne bak.’ Sen de ben de biliyoruz ki, bu artık mümkün değil. O zaman geriye sadece dost olmak kalıyor. Dostluğun kimseye zararı dokunmaz Manas!"