Ölüm, o hüzünlü bağçe, gel gör ki ölüm ona yakışmıyor. Son akşam senden bahsettik. ‘Yunus seni çok seviyor,' dedi. Söylediklerinize inanmayı ne kadar istiyorum bir bilseniz, dedim. ‘Evham hastalıktır,' dedi. ‘Sabra ve duaya sarıl.' Beni sevse bunu bir kez olsun fısıldamaz mı? Deyince güldü bana. ‘Sevemek sessizliktir,bağırarak sevilmez,'demişti.
Odun olup yanmayınca, ateşe girip kor olmayınca, Örse sürülüp dövülmeyince kıvama gelinmiyormuş. Vah sana miskin Yunus!... Yanmadan, pişmeden, Erimeden ne kolay yolmuş gönül aşığı olmak Ateşe ilk sürüldüğünden dayanamadın, korkup kaçtın. Seni miskin Yunus, insan mahlasıyla görünmekten korktun. Kötülüklerin ve günahların olmadığı yerde herkes korur nefsini. Ne bu kibir, ne bu yalnızlaşma sana merhem olmaz?
Ölüm, o hüzünlü bağçe, gel gör ki ölüm ona yakışmıyor. Son akşam senden bahsettik. ‘Yunus seni çok seviyor,' dedi. Söylediklerinize inanmayı ne kadar istiyorum bir bilseniz, dedim. ‘Evham hastalıktır,' dedi. ‘Sabra ve duaya sarıl.' Beni sevse bunu bir kez olsun fısıldamaz mı? Deyince güldü bana. ‘Sevemek sessizliktir,bağırarak sevilmez,'demişti.
Odun olup yanmayınca, ateşe girip kor olmayınca, Örse sürülüp dövülmeyince kıvama gelinmiyormuş. Vah sana miskin Yunus!... Yanmadan, pişmeden, Erimeden ne kolay yolmuş gönül aşığı olmak Ateşe ilk sürüldüğünden dayanamadın, korkup kaçtın. Seni miskin Yunus, insan mahlasıyla görünmekten korktun. Kötülüklerin ve günahların olmadığı yerde herkes korur nefsini. Ne bu kibir, ne bu yalnızlaşma sana merhem olmaz?