Yunus Emre Kirişçi Baba

Stok Kodu:
9786257675666
Boyut:
13.5x21.5
Sayfa Sayısı:
136
Basım Tarihi:
2021-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%30 indirimli
200,00TL
140,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 17,11TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786257675666
1202844
Yunus Emre Kirişçi Baba
Yunus Emre Kirişçi Baba
140.00

Halkın içerisinde yaşamış olması ve onun diliyle konuşup, herkesin anlayabileceği yalınlıkta şiirler okuması sebebiyle Anadolu’nun pek çok yöresi Yunus Emre’yi sahiplenmiş ve kendisine ait olduğuna inanılan pek çok makam ve mezar ortaya çıkmıştır. Bu mezarlardan bazılarının, bazı şiirlerinde Şam’ı, Rum’u ve yukarı illeri gezip dolaştığını ifade eden Yunus’un halk tarafından sevilip benimsenmesine bağlı olarak hatırasını ebedileştirmek için yapılmış makamlar oldukları açıktır. Zira Türk insanı ulu kimselere karşı büyük bir saygı ve sevgi hissetmiş, bu sevgi ve saygıyı onların ölümlerinden sonra da devam ettirmiştir. Bu mezar veya makamlardan bir kısmı da başka Yunuslara ait olmalıdır.

Yunus Emre’nin birçok yerde mezarının olması kafaları karıştırmış ve bu husus yakın zamana kadar tartışma konusu olmuştur. Bu sebepten gerçek kabrin nerede olduğu noktasında geçmişten bugüne birçok çalışma yapılmış veya yapılan çalışmalarda çeşitli deliller öne sürülerek bu hususa değinilmiştir. Yunus Emre’ye ait olduğu söylenen ve yukarıda bir kısmının ismi belirtilen yerlerdeki kabirler bu yörelerde yaşayan bazı ulu kişilerin sezgi veya rüya gibi isnatları sonucunda birer “Yunus Emre türbesi” halini almış olmalıdırlar. Adı geçen yerler içerisinde tarihi kitap veya arşiv kaynaklarında geçip modern araştırmalarla da desteklenmeleri sonucu daha ziyade, Eskişehir-Sivrihisar ve Karaman tezleri güçlü bir şekilde öne çıkmış ve tartışılmıştır.

“Yunus Emre nerelidir? Nerede yaşamıştır ve nerede yatmaktadır?” şeklindeki sorulara “Yunus Karamanlıdır” veya “Yunus Eskişehirlidir” diyenler bu iddialarını ispatlamak ve karşı tezi zayıflatmak için tarihî kaynakları ve tarihî belgeleri delil olarak kullanmaktadırlar. Bu durumda bir tarafın tezini desteklemek yerine yapılması gereken öncelikli iş belgeleri münferiden okumak yerine Osmanlı diplomatikası çerçevesinde birlikte değerlendirmektir. Ayrıca sunulan belgelerin tarihî değerinin, güvenilirliğinin ve eskiliğinin ortaya konulması son derece önemlidir. Çünkü bir olayın veya bir şahsın döneminden uzaklaştıkça belgeler saflığını yitirebilmekte veya başka konularla karışabilmektedir.

Halkın içerisinde yaşamış olması ve onun diliyle konuşup, herkesin anlayabileceği yalınlıkta şiirler okuması sebebiyle Anadolu’nun pek çok yöresi Yunus Emre’yi sahiplenmiş ve kendisine ait olduğuna inanılan pek çok makam ve mezar ortaya çıkmıştır. Bu mezarlardan bazılarının, bazı şiirlerinde Şam’ı, Rum’u ve yukarı illeri gezip dolaştığını ifade eden Yunus’un halk tarafından sevilip benimsenmesine bağlı olarak hatırasını ebedileştirmek için yapılmış makamlar oldukları açıktır. Zira Türk insanı ulu kimselere karşı büyük bir saygı ve sevgi hissetmiş, bu sevgi ve saygıyı onların ölümlerinden sonra da devam ettirmiştir. Bu mezar veya makamlardan bir kısmı da başka Yunuslara ait olmalıdır.

Yunus Emre’nin birçok yerde mezarının olması kafaları karıştırmış ve bu husus yakın zamana kadar tartışma konusu olmuştur. Bu sebepten gerçek kabrin nerede olduğu noktasında geçmişten bugüne birçok çalışma yapılmış veya yapılan çalışmalarda çeşitli deliller öne sürülerek bu hususa değinilmiştir. Yunus Emre’ye ait olduğu söylenen ve yukarıda bir kısmının ismi belirtilen yerlerdeki kabirler bu yörelerde yaşayan bazı ulu kişilerin sezgi veya rüya gibi isnatları sonucunda birer “Yunus Emre türbesi” halini almış olmalıdırlar. Adı geçen yerler içerisinde tarihi kitap veya arşiv kaynaklarında geçip modern araştırmalarla da desteklenmeleri sonucu daha ziyade, Eskişehir-Sivrihisar ve Karaman tezleri güçlü bir şekilde öne çıkmış ve tartışılmıştır.

“Yunus Emre nerelidir? Nerede yaşamıştır ve nerede yatmaktadır?” şeklindeki sorulara “Yunus Karamanlıdır” veya “Yunus Eskişehirlidir” diyenler bu iddialarını ispatlamak ve karşı tezi zayıflatmak için tarihî kaynakları ve tarihî belgeleri delil olarak kullanmaktadırlar. Bu durumda bir tarafın tezini desteklemek yerine yapılması gereken öncelikli iş belgeleri münferiden okumak yerine Osmanlı diplomatikası çerçevesinde birlikte değerlendirmektir. Ayrıca sunulan belgelerin tarihî değerinin, güvenilirliğinin ve eskiliğinin ortaya konulması son derece önemlidir. Çünkü bir olayın veya bir şahsın döneminden uzaklaştıkça belgeler saflığını yitirebilmekte veya başka konularla karışabilmektedir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat