Özgen Keskin'in kaleminden Yunus Emre'nin hayatını anlatan ödüllü bir roman.
Azerbaycan'da en çok okunan kitaplar arasında yer alan roman.
Yunus, çile sonu huzurda... Bir deri bir kemik, ak düşen sakallarından şakaklarına, oradan iki kaşı arasındaki kabarcığa, oradan da alnına doğru bir yol, nurdan nur...
Erenler meclisi... Tabduk Emre, postu üzerinde diz çökmüş, etrafında Yunus'un gördüğü, görmediği onca kişi, onca eren vardı da, kimsenin ağzında dili yoktu.
Bütün dervişler, kırlardan topladıkları elvan elvan çiçeklerle çıkmışlardı huzura. Bu kutlu meclise taşımışlardı baharı. Yunus da çıkmıştı kıra. O da şeyhine güller, sümbüller sunmak dilememiş miydi sanki. Ne ki, hangi çiçeğin başına vardıysa, Allah'a zikirde olduğu gibi gelmiş Yunus'a; öyle gelmiş de, bir tanesini bile koparamamıştı. Sonunda kökü çürümüş, solmaya yüz tutmuş bir menekşeyi tutup getirivermişti mahcup. Yunus, öyle dururken boynu bükük; onca elvan çiçekleri değil de Yunus'un o menekşeciğini alıvermişti Tabduk, tebessümle uzanıp... Yunus'un gönlü şimdi, binlerce kanatta, yücelere, yücelere uçmada olmaz da neylerdi?
Neden sonra Tabduk Emre, ortaya;
"Şevkimize kim dala, kim deste gül derleye" dedi. Erenler sağırlaştı, erenler dilsizleştiler. Tabduk Emre, üç kez tekrarladı sorusunu, sorudan çok buyruğunu. Yine sustular. Tabduk devam etti:
"Öyleyse vakit tamamdır Yunus can. Bundan geri, Yunusluğun Yunusluk; Emreliğin Emreliktir. Elimiz sendedir" dedi.
1991 Sevgi Yılı Ödülü
Özgen Keskin'in kaleminden Yunus Emre'nin hayatını anlatan ödüllü bir roman.
Azerbaycan'da en çok okunan kitaplar arasında yer alan roman.
Yunus, çile sonu huzurda... Bir deri bir kemik, ak düşen sakallarından şakaklarına, oradan iki kaşı arasındaki kabarcığa, oradan da alnına doğru bir yol, nurdan nur...
Erenler meclisi... Tabduk Emre, postu üzerinde diz çökmüş, etrafında Yunus'un gördüğü, görmediği onca kişi, onca eren vardı da, kimsenin ağzında dili yoktu.
Bütün dervişler, kırlardan topladıkları elvan elvan çiçeklerle çıkmışlardı huzura. Bu kutlu meclise taşımışlardı baharı. Yunus da çıkmıştı kıra. O da şeyhine güller, sümbüller sunmak dilememiş miydi sanki. Ne ki, hangi çiçeğin başına vardıysa, Allah'a zikirde olduğu gibi gelmiş Yunus'a; öyle gelmiş de, bir tanesini bile koparamamıştı. Sonunda kökü çürümüş, solmaya yüz tutmuş bir menekşeyi tutup getirivermişti mahcup. Yunus, öyle dururken boynu bükük; onca elvan çiçekleri değil de Yunus'un o menekşeciğini alıvermişti Tabduk, tebessümle uzanıp... Yunus'un gönlü şimdi, binlerce kanatta, yücelere, yücelere uçmada olmaz da neylerdi?
Neden sonra Tabduk Emre, ortaya;
"Şevkimize kim dala, kim deste gül derleye" dedi. Erenler sağırlaştı, erenler dilsizleştiler. Tabduk Emre, üç kez tekrarladı sorusunu, sorudan çok buyruğunu. Yine sustular. Tabduk devam etti:
"Öyleyse vakit tamamdır Yunus can. Bundan geri, Yunusluğun Yunusluk; Emreliğin Emreliktir. Elimiz sendedir" dedi.
1991 Sevgi Yılı Ödülü