İslamiyetin Türklerce kabulünden sonraki bilinen ilk eser Kutadgu Bilig'dir. Sultanlara yol gösteren, avam halka baht ve saadet bahşeden bir hikmetler hazinesidir bu kitap. Atam beni Kutadgu Bilig'in yazarı Yusuf Has Hacip'in mezarına ilk defa getirdiğinde 7 yaşında bir çocuk idim. “Oğlum bu ulu kabirde yatan zâta, kim ki Allah'a sığınarak dua ederse duası kabul olur” dedi. Sonrasında defalarca gittim, yüz sürdüm ve şair olma dileğimi belirttim.
Mezarda yatan zatın, ulu bir âlim, mütefekkir, şair, devlet erbabı olduğunu bildiğimden ona saygım her defasında büyüdü. Vatanımın güzel geleceği gözlerimin önüne geldiğinde onu daha da göresim geliyordu.
Ne çare ki şairlik yıllarımın parladığı gençliğimi Çin zindanları yuttu. Yurdumun gerçeklerini yazdığım şiirler yüzünden on sekiz yaşında atıldığım zindandan kırk sekiz yaşında çıktım. Uçsuz bucaksız çöllerde prangalarla gezdirildim. Kömür ocaklarında, ormanlarda çalıştırıldım. Ayağımı sıkan pranga yüzünden bacağım kopma noktasına geldi.
26 Şubat 1999'da Yusuf Has Hacip'in mezarında dua ederek onun hayat hikâyesini gözlerde canlandırmaya gayret ettiğim elinizdeki bu romana başladım. Altmış üç yaşına girdiğim 7 Haziran 2002 senesinde romanı tamamladım. “Büyük iş yaptın” dedi dostlar. “Hayır, ben büyük iş yapmadım, fakat borcumu eda ettim, hepsi bu kadar” dedim.
Bu romanı, Âlim Yusuf Has Hacip şerefine bağışladım. İstedim ki onun ardından gelenler daha iyisini yazsın, bu millete faydalı birer insan olsunlar.
Çaba bizden, başarı Allah'tan
İslamiyetin Türklerce kabulünden sonraki bilinen ilk eser Kutadgu Bilig'dir. Sultanlara yol gösteren, avam halka baht ve saadet bahşeden bir hikmetler hazinesidir bu kitap. Atam beni Kutadgu Bilig'in yazarı Yusuf Has Hacip'in mezarına ilk defa getirdiğinde 7 yaşında bir çocuk idim. “Oğlum bu ulu kabirde yatan zâta, kim ki Allah'a sığınarak dua ederse duası kabul olur” dedi. Sonrasında defalarca gittim, yüz sürdüm ve şair olma dileğimi belirttim.
Mezarda yatan zatın, ulu bir âlim, mütefekkir, şair, devlet erbabı olduğunu bildiğimden ona saygım her defasında büyüdü. Vatanımın güzel geleceği gözlerimin önüne geldiğinde onu daha da göresim geliyordu.
Ne çare ki şairlik yıllarımın parladığı gençliğimi Çin zindanları yuttu. Yurdumun gerçeklerini yazdığım şiirler yüzünden on sekiz yaşında atıldığım zindandan kırk sekiz yaşında çıktım. Uçsuz bucaksız çöllerde prangalarla gezdirildim. Kömür ocaklarında, ormanlarda çalıştırıldım. Ayağımı sıkan pranga yüzünden bacağım kopma noktasına geldi.
26 Şubat 1999'da Yusuf Has Hacip'in mezarında dua ederek onun hayat hikâyesini gözlerde canlandırmaya gayret ettiğim elinizdeki bu romana başladım. Altmış üç yaşına girdiğim 7 Haziran 2002 senesinde romanı tamamladım. “Büyük iş yaptın” dedi dostlar. “Hayır, ben büyük iş yapmadım, fakat borcumu eda ettim, hepsi bu kadar” dedim.
Bu romanı, Âlim Yusuf Has Hacip şerefine bağışladım. İstedim ki onun ardından gelenler daha iyisini yazsın, bu millete faydalı birer insan olsunlar.
Çaba bizden, başarı Allah'tan