İnsanın “en çok kendisiyle” savaştığı bir ömrü kaleme almış yazar!
Komşunun okumuş çocukları, eltinin gelini, hiç hak etmeyenlerin evine giren aylık para, konduramadıklarımızın yaptıkları… Uğradığımız haksızlıklar, hiç düşmek istemediğimiz durumlar ve hiç gelemeyen muhteşem gelecek hayallerimiz… Hak ettiğimizi düşündüğümüz rahat hayat hayalleri ve aslında yaşadığımız gerçekler… Memnun olmadıklarımız, hissizleştiklerimiz ve batıp çıktığımız kokmuş denizlerimiz. İleriye götürmeyen iç seslerimiz ve korkulanın hep başa gelmesi… Yüzleşemediklerimiz ve sonu gelmeyen kaçışlarımız. Özgürüm naraları atarken bile sıkı sıkı yıllar boyu taşıdığımız yüklerimiz. Yetmeyen dolaplarımız, doymayan midelerimiz ve hep sıkıştığımız trafik.
İçine sıkıştırıldığımız zaman dilimi, sonu gelmeyen baskılar. Ruhumuzu unutup, bedenimiz ve zihnimiz için yaşadığımız, yaşadığımızı sandığımız içimizi bulandıran zamanlar. Siyah ve beyazın aynı ton olduğu o anlar… Cenin pozisyonunda saatlerce ağladığımız geceler ve aynı gecenin sabahında çay suyunu ocağa koyarken ruhumuzun susuzluktan kuruduğu gerçeği. Hepsi biziz… Kendini korumaya çalışan ego, bıçak gibi keskinleşen dilimiz ve çöp olan resimler. Hepsi bizim gerçekliğimiz…
Sade ve ironik dille yazılmış, zevkle okuyacağınız bir eser…
İnsanın “en çok kendisiyle” savaştığı bir ömrü kaleme almış yazar!
Komşunun okumuş çocukları, eltinin gelini, hiç hak etmeyenlerin evine giren aylık para, konduramadıklarımızın yaptıkları… Uğradığımız haksızlıklar, hiç düşmek istemediğimiz durumlar ve hiç gelemeyen muhteşem gelecek hayallerimiz… Hak ettiğimizi düşündüğümüz rahat hayat hayalleri ve aslında yaşadığımız gerçekler… Memnun olmadıklarımız, hissizleştiklerimiz ve batıp çıktığımız kokmuş denizlerimiz. İleriye götürmeyen iç seslerimiz ve korkulanın hep başa gelmesi… Yüzleşemediklerimiz ve sonu gelmeyen kaçışlarımız. Özgürüm naraları atarken bile sıkı sıkı yıllar boyu taşıdığımız yüklerimiz. Yetmeyen dolaplarımız, doymayan midelerimiz ve hep sıkıştığımız trafik.
İçine sıkıştırıldığımız zaman dilimi, sonu gelmeyen baskılar. Ruhumuzu unutup, bedenimiz ve zihnimiz için yaşadığımız, yaşadığımızı sandığımız içimizi bulandıran zamanlar. Siyah ve beyazın aynı ton olduğu o anlar… Cenin pozisyonunda saatlerce ağladığımız geceler ve aynı gecenin sabahında çay suyunu ocağa koyarken ruhumuzun susuzluktan kuruduğu gerçeği. Hepsi biziz… Kendini korumaya çalışan ego, bıçak gibi keskinleşen dilimiz ve çöp olan resimler. Hepsi bizim gerçekliğimiz…
Sade ve ironik dille yazılmış, zevkle okuyacağınız bir eser…