“O kış penceremden dünyayı seyrediyordum. Ağaçlar çıplak, hava soğuk, güneş solgundu. Kar yağıyordu ve ben çocukluğumun karlı günlerini hatırlıyordum. Mutsuzdum.”
Şiirleriyle birçok insanın hayatına dokunan İris mutsuz ve sevgiye aç bir kadındır. Ancak bir gün şiirlerindeki ilhamı dinlemeye karar verir ve doğduğu şehre döner. Orada mucizevi bir şekilde hayatının aşkı Deniz’le ve onun ergenlik çağındaki kızı Zoi’yle tanışır. Sevmeyi, bir aile olmayı hepsi birlikte en baştan öğrenmeye çalışırlar. Mevsimler yavaşça değişirken Zoi, İris’e yüzmeyi, endişe etmeden kendini rahatça sulara bırakmayı ve özgürlüğü öğretir. İris de Zoi’ye yaşamayı, genç bir kadın olmayı ve duygularını olduğunca hissedebilmeyi.
“O kış penceremden dünyayı seyrediyordum. Ağaçlar çıplak, hava soğuk, güneş solgundu. Kar yağıyordu ve ben çocukluğumun karlı günlerini hatırlıyordum. Mutsuzdum.”
Şiirleriyle birçok insanın hayatına dokunan İris mutsuz ve sevgiye aç bir kadındır. Ancak bir gün şiirlerindeki ilhamı dinlemeye karar verir ve doğduğu şehre döner. Orada mucizevi bir şekilde hayatının aşkı Deniz’le ve onun ergenlik çağındaki kızı Zoi’yle tanışır. Sevmeyi, bir aile olmayı hepsi birlikte en baştan öğrenmeye çalışırlar. Mevsimler yavaşça değişirken Zoi, İris’e yüzmeyi, endişe etmeden kendini rahatça sulara bırakmayı ve özgürlüğü öğretir. İris de Zoi’ye yaşamayı, genç bir kadın olmayı ve duygularını olduğunca hissedebilmeyi.