Hayatın Üstesinden Gelmekten Başka Yapacak Bir Şey Yoktu
“Yarınlara aşk fısıltılarıyla güzel sesler kalsın...”
Belgin Bıyıkoğlu Zaman Geçer Sesler Kalır romanında 2022 yılı Yunus Nadi Roman Ödülü’nü alan Dünya Döner Renkler Kalır’ın gölge kahramanı Sabite Hanım’ı ve yaşadığı dönemi sadece anlatmakla kalmıyor, bizi alıp o dönemin içine götürüyor.
Sabite, Zehra, Fedora... Üçü de birbirinden farklı, üçü de güçlü kadınlar...
Cumhuriyet’in ilanından bir süre sonra sonlanan roman; savaş, kıtlık, salgın, işgal günlerini anlatırken, bir yandan da sevginin, aşkın, dostluğun, dayanışmanın, toprağa bağlılığın, mücadele etmenin güzelliğini göstererek “Umut hep var...” diye fısıldıyor.
“Mırıltısına önce bir serçe cevap verdi, ardından bülbüller, sakalar neşeli çığlıkları, kırlangıçlar kanat sesleriyle katıldılar. Sanki, hayata inanın, her şeyin bir sonu var, kötü günlerin de, hiçbir şeyin sizi yolunuzdan çevirmesine izin vermeyin diyorlardı.
Bir zamanlar bomba seslerinin, acı feryatların yükseldiği Çanakkale Boğazı ya da eski ismiyle Kale-i Sultaniye Boğazı şimdi, akıp giden zaman kadar dingin uzanıyordu önünde.
Unutmayacaklardı. Bomba seslerini de, kadınların acı feryatlarını da,
askerlerin canlarını teslim ederken verdikleri o soluk iç çekişlerini de unutmayacaklardı ama en çok oyun oynayan çocukların neşeli sesleri, çocuk gülüşleri, onların geleceğe yürüyen ayak sesleri olacaktı kulaklarında.”
Hayatın Üstesinden Gelmekten Başka Yapacak Bir Şey Yoktu
“Yarınlara aşk fısıltılarıyla güzel sesler kalsın...”
Belgin Bıyıkoğlu Zaman Geçer Sesler Kalır romanında 2022 yılı Yunus Nadi Roman Ödülü’nü alan Dünya Döner Renkler Kalır’ın gölge kahramanı Sabite Hanım’ı ve yaşadığı dönemi sadece anlatmakla kalmıyor, bizi alıp o dönemin içine götürüyor.
Sabite, Zehra, Fedora... Üçü de birbirinden farklı, üçü de güçlü kadınlar...
Cumhuriyet’in ilanından bir süre sonra sonlanan roman; savaş, kıtlık, salgın, işgal günlerini anlatırken, bir yandan da sevginin, aşkın, dostluğun, dayanışmanın, toprağa bağlılığın, mücadele etmenin güzelliğini göstererek “Umut hep var...” diye fısıldıyor.
“Mırıltısına önce bir serçe cevap verdi, ardından bülbüller, sakalar neşeli çığlıkları, kırlangıçlar kanat sesleriyle katıldılar. Sanki, hayata inanın, her şeyin bir sonu var, kötü günlerin de, hiçbir şeyin sizi yolunuzdan çevirmesine izin vermeyin diyorlardı.
Bir zamanlar bomba seslerinin, acı feryatların yükseldiği Çanakkale Boğazı ya da eski ismiyle Kale-i Sultaniye Boğazı şimdi, akıp giden zaman kadar dingin uzanıyordu önünde.
Unutmayacaklardı. Bomba seslerini de, kadınların acı feryatlarını da,
askerlerin canlarını teslim ederken verdikleri o soluk iç çekişlerini de unutmayacaklardı ama en çok oyun oynayan çocukların neşeli sesleri, çocuk gülüşleri, onların geleceğe yürüyen ayak sesleri olacaktı kulaklarında.”