Tarih olmadan Türkiye’yi anlamak, anlatmak ve savunmak mümkün değildir. Bizdeki sosyal bilimler iddiası maalesef tarihsizlik, tarih anlayışı da sosyal bilimsizlik anlamına gelmektedir. Doç. Dr. Mücahit Küçükyılmaz çalışmasında bu ikisinin birlikteliğini ve temel tarihî sorulara cevap vermeden bugünün Türkiye’sinin anlaşılamayacağını çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Dr. Murat Yılmaz
Siyaset Bilimci
Tarihi unutmak karda uyumak gibidir. Nasıl ki kar altında uyuyup kalmak sessiz sedasız gelen ölümü görmemek gibiyse tarihi unutmak da öyledir. Bu durum bütün gerçekliğiyle ortadayken insan geçmişi unutmaya hazır. Oysa tarih unutmuyor, güçlü hafızasında bütün sırlarıyla birlikte saklamaya devam ediyor. Çünkü tarih sadece eğlence için meydana getirilen metinlerden oluşmuyor ve hatta sadece tarihçilerin kurduğu spekülasyonlardan ibaret de değil. Tarih çoğu zaman geleceğin kendisidir. Bu yüzden yeniden yazmakta, sürekli hatırlatmakta fayda var. M. Mücahit Küçükyılmaz, bize tarihin bu yönüyle ilgili küçük bir kapı aralıyor. Bildiğimiz ya da bildiğimizi sandığımız pek çok olayı bir başka açıdan ele alarak araladığı kapıdan şaşırtıcı bir dünyaya açılmamızı sağlıyor. “Çünkü” diyor Küçükyılmaz, “Hep aynı sonuçlara ulaşmak bizi farklı olanın inşasından alıkoyar.” Bu defa o, farklı sonuçlara ulaşmanın gayretiyle unutmayan tarihi yeniden ele alıyor.
Tarih olmadan Türkiye’yi anlamak, anlatmak ve savunmak mümkün değildir. Bizdeki sosyal bilimler iddiası maalesef tarihsizlik, tarih anlayışı da sosyal bilimsizlik anlamına gelmektedir. Doç. Dr. Mücahit Küçükyılmaz çalışmasında bu ikisinin birlikteliğini ve temel tarihî sorulara cevap vermeden bugünün Türkiye’sinin anlaşılamayacağını çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Dr. Murat Yılmaz
Siyaset Bilimci
Tarihi unutmak karda uyumak gibidir. Nasıl ki kar altında uyuyup kalmak sessiz sedasız gelen ölümü görmemek gibiyse tarihi unutmak da öyledir. Bu durum bütün gerçekliğiyle ortadayken insan geçmişi unutmaya hazır. Oysa tarih unutmuyor, güçlü hafızasında bütün sırlarıyla birlikte saklamaya devam ediyor. Çünkü tarih sadece eğlence için meydana getirilen metinlerden oluşmuyor ve hatta sadece tarihçilerin kurduğu spekülasyonlardan ibaret de değil. Tarih çoğu zaman geleceğin kendisidir. Bu yüzden yeniden yazmakta, sürekli hatırlatmakta fayda var. M. Mücahit Küçükyılmaz, bize tarihin bu yönüyle ilgili küçük bir kapı aralıyor. Bildiğimiz ya da bildiğimizi sandığımız pek çok olayı bir başka açıdan ele alarak araladığı kapıdan şaşırtıcı bir dünyaya açılmamızı sağlıyor. “Çünkü” diyor Küçükyılmaz, “Hep aynı sonuçlara ulaşmak bizi farklı olanın inşasından alıkoyar.” Bu defa o, farklı sonuçlara ulaşmanın gayretiyle unutmayan tarihi yeniden ele alıyor.