Şu an baktığınız bu kitap, yazının sanat eseri oluşunu Gutenberg'den çok öncesi ve sonrasına kadar tüm önemli karakterleriyle ele alıyor.
“Zanaattan Sanata Tipografi” kitabı, el yazması kitaplardan hareketli matbaaya geçiş sürecini; Gutenberg'in Blackletter'inden Roma'ya, İtalik'ten Eski Stil'e, Modern Serif'lerden Mısır'a ve Sans Serif yazı tiplerine kadar olan evrimi ayrıntılarıyla açıklıyor.
Harf basımından dijital font kütüphanelerine ve dijital tipografinin hayatımıza girmesine kadar olan dönemde neler yaşandı? Neden her karakter herkes için aynı anlama gelmiyor? Yazı karakterlerini gerçekten tanıyor muyuz yoksa sadece aşina mıyız? İmlecimizin ucundaki yazı karakterlerinin neler yaşadığı ve nasıl bir ortamda hayat bulduğu, gerçek hikâyeleriyle bu kitapta anlatılıyor.
Herhangi birinden bir yazı karakteri söylemesi istendiğinde verilen en yaygın cevap Helvetica olacaktır. Şüphesiz dünyanın en ünlü, en karizmatik, en minimal ve en cesur fontu?.. Bu özellikler, bizim yorumumuz mu? Yoksa İsviçre tasarımının bir özelliği mi? Neden birbirine ayırt edilemeyecek kadar benzer olan Helvetica ve Univers var? Harflerin arasındaki boşluk neden bu kadar önemli? Metin biçimlendirmeleri sorunu çözmüyor mu?
Herhangi bir font ile "Seni seviyorum." diyebiliriz; bu anlaşılır olur. Peki neden bu kadar çok fonta ihtiyaç duyuldu? Tüm bunları anlamak ve öğrenmek için tipografinin demir seslerinden ve ahşap tozlarından, beyaz parlak ekranlarımıza nasıl geldiğini ve bunun gibi birçok sorunun cevabını bu kitapta bulabilirsiniz.
Şu an baktığınız bu kitap, yazının sanat eseri oluşunu Gutenberg'den çok öncesi ve sonrasına kadar tüm önemli karakterleriyle ele alıyor.
“Zanaattan Sanata Tipografi” kitabı, el yazması kitaplardan hareketli matbaaya geçiş sürecini; Gutenberg'in Blackletter'inden Roma'ya, İtalik'ten Eski Stil'e, Modern Serif'lerden Mısır'a ve Sans Serif yazı tiplerine kadar olan evrimi ayrıntılarıyla açıklıyor.
Harf basımından dijital font kütüphanelerine ve dijital tipografinin hayatımıza girmesine kadar olan dönemde neler yaşandı? Neden her karakter herkes için aynı anlama gelmiyor? Yazı karakterlerini gerçekten tanıyor muyuz yoksa sadece aşina mıyız? İmlecimizin ucundaki yazı karakterlerinin neler yaşadığı ve nasıl bir ortamda hayat bulduğu, gerçek hikâyeleriyle bu kitapta anlatılıyor.
Herhangi birinden bir yazı karakteri söylemesi istendiğinde verilen en yaygın cevap Helvetica olacaktır. Şüphesiz dünyanın en ünlü, en karizmatik, en minimal ve en cesur fontu?.. Bu özellikler, bizim yorumumuz mu? Yoksa İsviçre tasarımının bir özelliği mi? Neden birbirine ayırt edilemeyecek kadar benzer olan Helvetica ve Univers var? Harflerin arasındaki boşluk neden bu kadar önemli? Metin biçimlendirmeleri sorunu çözmüyor mu?
Herhangi bir font ile "Seni seviyorum." diyebiliriz; bu anlaşılır olur. Peki neden bu kadar çok fonta ihtiyaç duyuldu? Tüm bunları anlamak ve öğrenmek için tipografinin demir seslerinden ve ahşap tozlarından, beyaz parlak ekranlarımıza nasıl geldiğini ve bunun gibi birçok sorunun cevabını bu kitapta bulabilirsiniz.