ALLAH isimleri olarak bize sunulan, hem tüm varlığımızın dayanağı olan ve her birisiyle başka bir kuvveye işaret edilen Esmâ-i hüsnâ’dan her bir ismi, belirli sürelerle zihinde tutma işlemine ZİKİR yapmak denilmiştir.
Bu ZİKİR yapma olayı; genelde zihinsel olup, birçok defa da dil zihne tabi olarak zihindeki hatırlamaları kelimelere döküp söylemektedir.
Yaratımın üzerinde nakışları seyredilen içsel kuvveler; doksan dokuz olarak belirtilerek, kendilerine Esmâ-i hüsnâ diye isimler verilmiş ve bu esmaların sahibinin ise, Allah olduğu bizlere bildirilmiştir.
Üzerinde durularak tekrar edilen her bir kelime, söylenilen mana kapsamı dâhilinde dalgalara bürünerek etrafa yayılır. Ve bu dalgalar, insanların ve diğer her bir varlığın göğsünde zahir olur. Öylece insan, güç sahibi olup afakının üzerinde hüküm sürmeye başlar.
ALLAH isimleri olarak bize sunulan, hem tüm varlığımızın dayanağı olan ve her birisiyle başka bir kuvveye işaret edilen Esmâ-i hüsnâ’dan her bir ismi, belirli sürelerle zihinde tutma işlemine ZİKİR yapmak denilmiştir.
Bu ZİKİR yapma olayı; genelde zihinsel olup, birçok defa da dil zihne tabi olarak zihindeki hatırlamaları kelimelere döküp söylemektedir.
Yaratımın üzerinde nakışları seyredilen içsel kuvveler; doksan dokuz olarak belirtilerek, kendilerine Esmâ-i hüsnâ diye isimler verilmiş ve bu esmaların sahibinin ise, Allah olduğu bizlere bildirilmiştir.
Üzerinde durularak tekrar edilen her bir kelime, söylenilen mana kapsamı dâhilinde dalgalara bürünerek etrafa yayılır. Ve bu dalgalar, insanların ve diğer her bir varlığın göğsünde zahir olur. Öylece insan, güç sahibi olup afakının üzerinde hüküm sürmeye başlar.