İlk defa 3 Aralık 1924’te Tevhid-i Efkar gazetesinde tefrika edilmeye başlanan ve 1925’te kitap olarak basılan Zıpçıktılar, 1941 ve 1943’te bazı bölümleri çıkartılarak Deli Gönlüm adıyla yeni harflere aktarılmıştı. Zıpçıktılar, Fatih’te yaşayan ve görücü usulüyle evlenmek istemeyen genç bir kızın peşine takılan zampara bir delikanlının, türlü ayak oyunlarıyla hayata geçirdiği, daha sonra da cinayet ve yasak aşkla gölgelenecek bu çok hareketli evlilik sayesinde, Şişli’de bir apartmana geçerek sınıf atlamasının hikayesidir. Romanın ilk kısmı, delikanlının evliliğin gerçekleşmesi için verdiği uğraşları ve yasak aşkını, ikinci kısmı ise Şişli’deki apartman hayatını anlatır. Peyami Safa, romanın gerek Fatih’in konu edildiği ilk kısmında, gerekse Şişli’deki “çarpık” ilişkilerin ele alındığı ikinci kısmında, kültürün modernleşme adı altında Batı etkisine koşulsuz teslim edilmesine karşı milliyetçi ve muhafazakar bir refleksle tepki vererek geleneksel mahallelere sirayet eden bu etkiyi, tüm kültürün çökmesine neden olacak tehlikeli bir çatlak olarak değerlendirir. Bununla birlikte Doğu ve Batı’yı iki farklı kutup halinde ele alan roman, kadın ve erkeği aynı ölçüde kutuplaştırmaz. Mertlik göstermek gereken yerde kadınların önden gittiği, dediğini yaptırmak için erkeklere fiziksel şiddet uyguladığı, erkeklerin duygularıyla boğuştuğu ve aciz kaldığı, bir tarafın diğerine dönüştüğü ve bu döngünün farklı şekillerde tekrarlandığı sahnelerle, yer yer akışkan bir toplumsal cinsiyet portresi çizip romanın trajik sonunu “Türk erkeği” için bir ahlâk dersine dönüştürerek bağlar. Türk edebiyatında alışık olduğumuz tarzda, “kötü kadın” tarafından yoldan çıkarılan ve türlü acılar çekip pişman olan bir erkekten değil, bizzat yoldan çıkarandan, “ahlaksızdan” verilen bir derstir bu. Nahid Sırrı Örik’in, “…birtakım iddialı ve güya edebi romanlardan daha canlı ve muvaffakiyetli bir kitap…” olarak değerlendirdiği Zıpçıktılar’ı, Çimen Günay-Erkol’un titiz aktarımı ve notlarıyla sunuyoruz.
İlk defa 3 Aralık 1924’te Tevhid-i Efkar gazetesinde tefrika edilmeye başlanan ve 1925’te kitap olarak basılan Zıpçıktılar, 1941 ve 1943’te bazı bölümleri çıkartılarak Deli Gönlüm adıyla yeni harflere aktarılmıştı. Zıpçıktılar, Fatih’te yaşayan ve görücü usulüyle evlenmek istemeyen genç bir kızın peşine takılan zampara bir delikanlının, türlü ayak oyunlarıyla hayata geçirdiği, daha sonra da cinayet ve yasak aşkla gölgelenecek bu çok hareketli evlilik sayesinde, Şişli’de bir apartmana geçerek sınıf atlamasının hikayesidir. Romanın ilk kısmı, delikanlının evliliğin gerçekleşmesi için verdiği uğraşları ve yasak aşkını, ikinci kısmı ise Şişli’deki apartman hayatını anlatır. Peyami Safa, romanın gerek Fatih’in konu edildiği ilk kısmında, gerekse Şişli’deki “çarpık” ilişkilerin ele alındığı ikinci kısmında, kültürün modernleşme adı altında Batı etkisine koşulsuz teslim edilmesine karşı milliyetçi ve muhafazakar bir refleksle tepki vererek geleneksel mahallelere sirayet eden bu etkiyi, tüm kültürün çökmesine neden olacak tehlikeli bir çatlak olarak değerlendirir. Bununla birlikte Doğu ve Batı’yı iki farklı kutup halinde ele alan roman, kadın ve erkeği aynı ölçüde kutuplaştırmaz. Mertlik göstermek gereken yerde kadınların önden gittiği, dediğini yaptırmak için erkeklere fiziksel şiddet uyguladığı, erkeklerin duygularıyla boğuştuğu ve aciz kaldığı, bir tarafın diğerine dönüştüğü ve bu döngünün farklı şekillerde tekrarlandığı sahnelerle, yer yer akışkan bir toplumsal cinsiyet portresi çizip romanın trajik sonunu “Türk erkeği” için bir ahlâk dersine dönüştürerek bağlar. Türk edebiyatında alışık olduğumuz tarzda, “kötü kadın” tarafından yoldan çıkarılan ve türlü acılar çekip pişman olan bir erkekten değil, bizzat yoldan çıkarandan, “ahlaksızdan” verilen bir derstir bu. Nahid Sırrı Örik’in, “…birtakım iddialı ve güya edebi romanlardan daha canlı ve muvaffakiyetli bir kitap…” olarak değerlendirdiği Zıpçıktılar’ı, Çimen Günay-Erkol’un titiz aktarımı ve notlarıyla sunuyoruz.