Nayman efsanesinde, Orta Asya Türk boylarında, çölümsü topraklarda uygulanan bir işkence biçimi; düşmanlarının eline geçen kölelerin başına deve derisi geçirilir. Kızgın güneşte büzülen deri kafayı sıkıştırır, dışarı çıkacak yer bulamayan saçlar içeri doğru uzar, beyin zedelenir.
Bir çeşit beyni yıkanan köle, hafızasını kaybedip sahibindan başka kimseyi tanımaz ve sadece ona itaat eder hale gelir.
Mankurt, geçmişini unutmuş, bedeniyle ve ruhuyla düşman emrine girmiş, yeni efendilerine yaranmak için öz anasına, babasına ve çacuklarına bile ihanet eden insan haline gelmiştir...
"Sömürgeci güçlerin" kontrolü altında bulunan toplumun hayat kavrayışını sınırlamak, kendisine karşı çıkmasını önlemek için bulduğu bir çözüm olan "mankurtlaştırma" nın, günümüz Türkiye'sindeki anlatımıdır elinizdeki kitap.
Başllnagıçta kendi iradeleri mankurtlaşmış bir kesimin, toplumu zorla batılılaştırma istekleri; batılı siyasi ve kültürel değerlerin sömürgecilerin menfaatlerine paralel dikte ettirilmesidir.
Kitap bu çerçevede tümüyle haksızlık temellerine dayanan son 80 yılımıza damgasını vuran; resmi ideolojiye, yerleşik iktidarlara ve özeti olan 28 Şubat sürecine eleştirel bir bakış açısını sunuyor.
Nayman efsanesinde, Orta Asya Türk boylarında, çölümsü topraklarda uygulanan bir işkence biçimi; düşmanlarının eline geçen kölelerin başına deve derisi geçirilir. Kızgın güneşte büzülen deri kafayı sıkıştırır, dışarı çıkacak yer bulamayan saçlar içeri doğru uzar, beyin zedelenir.
Bir çeşit beyni yıkanan köle, hafızasını kaybedip sahibindan başka kimseyi tanımaz ve sadece ona itaat eder hale gelir.
Mankurt, geçmişini unutmuş, bedeniyle ve ruhuyla düşman emrine girmiş, yeni efendilerine yaranmak için öz anasına, babasına ve çacuklarına bile ihanet eden insan haline gelmiştir...
"Sömürgeci güçlerin" kontrolü altında bulunan toplumun hayat kavrayışını sınırlamak, kendisine karşı çıkmasını önlemek için bulduğu bir çözüm olan "mankurtlaştırma" nın, günümüz Türkiye'sindeki anlatımıdır elinizdeki kitap.
Başllnagıçta kendi iradeleri mankurtlaşmış bir kesimin, toplumu zorla batılılaştırma istekleri; batılı siyasi ve kültürel değerlerin sömürgecilerin menfaatlerine paralel dikte ettirilmesidir.
Kitap bu çerçevede tümüyle haksızlık temellerine dayanan son 80 yılımıza damgasını vuran; resmi ideolojiye, yerleşik iktidarlara ve özeti olan 28 Şubat sürecine eleştirel bir bakış açısını sunuyor.