Süleymaniye Kütüphanesi Tercüman Gazetesi Türkçe Yazmalar bölümünde Menâkıb-ı Hüseyin Hüsnü Bey veya diğer adıyla Zuhûrât-ı İhvân ismiyle kaydedilen eser, Mevlevi Hafız Vehbi Dede tarafından derlenmiştir.
Eserin başındaki mukaddimeden anlaşıldığına göre, Halvetî Şeyhi Hüseyin Hüsnü Bey, 1295/1878 senesinde Antep'e gelmiş, Antep'te 5 yıl 4 ay kaldıktan sonra vefat etmiştir. Bir tasavvuf şeyhi olan Hüseyin Hüsnü Bey'in kerametlerine delil olan rüyalar, Hafız Vehbi Dede tarafından toplanmış ve yazıya aktarılmıştır.
Osmanlı Türkçesiyle yazılan ve toplam 601 sayfadan oluşan eserde, Hüseyin Hüsnü Bey'i tanıyan veya sevip sayan çoğu Antepli olan kişilerce rabıta veya rüya âleminde görülen 250 civarında zuhurat vardır. Metinde kimi kelimelerin Antep ağzına özgü telaffuzlarına da rastlanmaktadır. Şimdiki bilgilerimize göre Zuhurat, zuhurat örneklerinin toplu olarak bulunduğu ilk ve tek örnektir. Kitapta, Antep başta olmak üzere belli bir bölgede Hüseyin Hüsnü Bey'in de içinde olduğu rabıtalar toplu olarak yer almaktadır. Metinde Halveti, Kadiri, Mevlevi, Nakş ve Rifaiye ekollerinden söz edilmekte, en çok da Mevlevîlik vurgusu yapılmaktadır.
Süleymaniye Kütüphanesi Tercüman Gazetesi Türkçe Yazmalar bölümünde Menâkıb-ı Hüseyin Hüsnü Bey veya diğer adıyla Zuhûrât-ı İhvân ismiyle kaydedilen eser, Mevlevi Hafız Vehbi Dede tarafından derlenmiştir.
Eserin başındaki mukaddimeden anlaşıldığına göre, Halvetî Şeyhi Hüseyin Hüsnü Bey, 1295/1878 senesinde Antep'e gelmiş, Antep'te 5 yıl 4 ay kaldıktan sonra vefat etmiştir. Bir tasavvuf şeyhi olan Hüseyin Hüsnü Bey'in kerametlerine delil olan rüyalar, Hafız Vehbi Dede tarafından toplanmış ve yazıya aktarılmıştır.
Osmanlı Türkçesiyle yazılan ve toplam 601 sayfadan oluşan eserde, Hüseyin Hüsnü Bey'i tanıyan veya sevip sayan çoğu Antepli olan kişilerce rabıta veya rüya âleminde görülen 250 civarında zuhurat vardır. Metinde kimi kelimelerin Antep ağzına özgü telaffuzlarına da rastlanmaktadır. Şimdiki bilgilerimize göre Zuhurat, zuhurat örneklerinin toplu olarak bulunduğu ilk ve tek örnektir. Kitapta, Antep başta olmak üzere belli bir bölgede Hüseyin Hüsnü Bey'in de içinde olduğu rabıtalar toplu olarak yer almaktadır. Metinde Halveti, Kadiri, Mevlevi, Nakş ve Rifaiye ekollerinden söz edilmekte, en çok da Mevlevîlik vurgusu yapılmaktadır.